Mesleki Muhabbetler

01.07.2010

Tıp

Doktor Kaan, kankası Necmi'yi bayıltmadan açık kalp ameliyatı yaparken; -heyecan var mı heyecan

-olmaz olur mu abi, yusuf yusuf yani

-bi şey olmaz, sana en cix ameliyatımı yapcam

-ameliyatın cixi mi olur?

-sana özel bu. ayaklarım tavana bağlı şekilde ameliyat etcem seni, tarihe geçcez olm

-neee ! manyak mısın yaa? olmuyom abi ben ameliyat falan

-şaka olm şaka

-sokacam ama .. ameliyat öncesi adamın yaptığına bak

-euehue, yat bakm şuraya

-sırtüstü mü?

-yoq, yüzüstü, hafifte domal şöle kıbleye doğru

-niye domalacak mışım?

-ya olm saçmalama, uzan şuraya sırtüstü, dötten ameliyat olacan sanki

-şşş, hemşire hanımların önünde, ayıp oluyoo

-onlar yabancı değil

-bana yabancılar ama

-neyse, urten hanım, hastayı ameliyata hazırlayın

------

-tamam, hazır hasta doktor bey

-olm necmi, mayışmışın sen

-ya bi git olm, çakır keyfi olmuş gibiyim

-euhue, ne güzel işte, içmeden sarhoş oldun

-ne zaman bayılacam ben?

-bayıltmadan ameliyat olcan sen

-nasıl yani

-bilincin hafiften yerinde olcak.. olm sıkılıyorum ameliyat esnasında, az muhabbet ederiz diye böyle yaptım

-abi sen harbiden manyaksın haa

-daha önce denedim, bi şey olmadı

-bismillahirrahmanirahimm

-bak ne güzel imana da geldin

-tövbe tövbe

-evet, başlıyoruz, neşter lütfen

-napcan neşteri

-dişimde et kalmış, onu temizliyecem. Necmicim, ameliyathanedeyiz, kebab salonunda değil. sence ne yapabilirim neşteri?

-olm kesecen mi beni diri diri?

-yoq, önce tırnaklarını sökcem, sonra tırnağın altındaki ete tuz sürcez. önce eziyet, sonra vahşet yani. fantazi yapalım demi az

-ya niye ben allahım niye?

-olm saçmalama, acımıyacak diyorum sana

-bak, eğer bir ipnelik yaparsan, yengeye tüm yaptığın pislikleri anlatırım

-hıng ! olm sus, hemşire hanımların yanında

-Hani yabancı değildi ulan onlar

-tamam olm söz, acımıyacak . haftaya halı saha maçı var hasanlarla, o maça yetiştirmemiz lazım seni

-abi bana su kaynatan araba muamelesi yapma

-euheuhe, tamam olm kıpraşma, başlıyorum

carkkkkrkkkrkk ( derinin yarılma efekti )

-abi bi hoş oldum, böyle sanki içim açıldı, bi huzur doldu

-tabi olm, açtık kalpten mideye kadar.

-harbi mi?

-hı hı .. falla kanka senin için kararmış, canını sıkan bir şey var

-hadi ya

-evet bak şurda, midenin sol tarafı kap kara olmuş. du bakm .. hımm. 3 vakte kadar bi haber alacaksın

-olm daşşak geçme, kahve falımı bu anasını satim

-euheuhe, yoq olm, gayet normal herşey.. şimdi damarları kontrol edelim .. evettt, ipnelik yapan damarı buldum

-napcan ona?

-söküp atcam, yerine kıçından alacağımız bir damarı koycaz

-yoq ben aldırmam kıçımdan damar falan

-ya olm bi siktr git, damarı açcaz şimdi. bi şeyci kalmıyacak

-hnagi damar bu

-kalpten aorta giderken ilk köşeden sola dön, ilerde ufak bir kılcal damar var, orda kime sorsan gösterirler

-kaan !

-olm sanki sölesem bilcen. damar işte . hepsi aynı

(hööönngghghgrtrt )

- zuhuahuaa

-ne yaptın olm

-bi şey yapmadım. hafiften mideni sıktım bıraktım

-deli misin olm niye kurcalıyon midemi

-ehuehue, bayılıyom bu harekete, kusacak gibi oluyon dimi lan

-hay skm seni emi

-bak kanka, hazır açmışken başka istediğin bi şey var mı?

-he, mideyle karaciğerin yerini değiştir sana zahmet.

-niyeki?

-moda abicim moda, hiç modayı takip etmiyo musun?

-falla değişirim ama biraz zaman alır

-ya abi bi git işine, hadi kapat da gidelim, akşam bizdesiniz, ona göre

-tamam tamam, dur tel açayım hanıma

... dıııttt dıııtttt

-(Alo, Nalan, napıyon güzelim .. hiç, bende aldım necmiyi altıma, midesiyle falan oynuyom .. bak ne diycem, akşam necmilerdeyiz, ben çıkışta seni alırım .. hadi öptüm ...)

-tamam necmi, sizdeyiz akşama

-iyi iyi .. hadi abi, kapat şurayı, hava doldu içim şerefsizim

-aslında mideyle karaciğerin yerini değiştirme fikri fena değildi ama .

-kaan !!

-euheue, tamam lan tamam, kapatıyom


Doktorunuz Diyor ki :

1. Eger bizi kahve makinasinin basinda ya da sigara molasinda yakalarsaniz muhakkak hastalıklarınızla ilgili bir soru sorun. Bizim dünyada zevk aldığımız tek şey tıptır ve molayi sizin sorularinizi yanitlamak için verdik.

2. Evdeki ilaçlarınız iyi gelmiyorsa hemen bizi telefonla arayin. Telefondan teşhis koymak gibi müthiş bir yeteneğimiz vardır.

3. Ayaküstü, merdiven aralığında, kapı arkasında veya asansörde karşılaştığınızda hemen oranızın buranızın ağrıdığını anlatmaya başlayın, biz her an sizi düşünürüz ve zaten asansöre de hastalarla karşılaşabilmek için bineriz.

4. Gazete okuduğunuz asparagas tıp haberleri hakkında doktorları her fırsatta sıkıştırınız, çünkü gazeteciler her zaman tıp konularını doktorlardan daha iyi bilirler, güncel takip ederler ve her yazdıkları doğrudur. Böylece doktorun bilgisizliğini ve açıklarını yüzüne vurma fırsatını yakalamış olursunuz.

5. Doktorlar sinirsiz insanlardır, hatta insan değil robotturlar, yorulmaz, uyumaz, tatil yapmaz ve sinirlenmezler. İstediğiniz kadar, hatta sonsuza kadar soru sorabilirsiniz, hatta sorduğunuz soruların cevaplarını dinlemek bile zorunda değilsinizdir, doktor önceki soruya cevap vermekteyken, yeni soru sorabilirsiniz, doktor buna hiç alınmaz. ÜSTELİK, doktora sorduğunuz ve cevabını aldığınız konuda doktorun dediklerini uygulamak zorunda bile değilsiniz, ama iyileşmediğinizde doktorun dediklerini uygulamadığınız halde doktora HESAP SORMA hakkınız vardır.

6. Bize kolay kolay teşekkür etmeyin. Nasıl olsa para veriyorsunuz ve köle satın alıyorsunuz.

7. Doktor olurken nasıl olsa HİPOKRAT YEMİNİ ettik ya, doktorları kızdırsanız bile onlar size sonsuza kadar köle gibi hizmet etmeye mecburdurlar. Hakaret edebilirsiniz, üstüne yürüyebilirsiniz, şikayet edebilirsiniz, sağda solda aleyhinde konuşabilirsiniz, ama işiniz düştüğünde hiç utanmadan yine kendinizi ellerine teslim edebilirsiniz, ne de olsa hipokrat yemin etmişlerdir.

8. Doktorlara danışmadan kendi kendinize her türlü tedaviyi yapabilirsiniz, hastalığınız daha da kötüye gittiğinde doktor sizi her durumda kurtarır, sorun değil.

9. İlacın acı olduğundan veya iğnenin yaktığından dolayı doktora kızmakta serbestsiniz, çünkü sizi doktor hasta etmiştir ve ilacın tadını doktor ayarlamıştır.

10. Verilen ilaç "kanser yapar mı?" diye sorunuz. Çünkü allahın cezası doktor sizi kasıtlı olarak kanser etmeye çalışmaktadır. Hamileyseniz verdiğiniz ilacın çocukta bir sakatlık yapıp yapmayacağını doktora sorun, çünkü doktor sizin sakat bir çocuk doğurmanızı istemektedir.

11. Doktorlar tüm dünya tıbbını bilirler, cildinizdeki kaşıntıyı beyin cerrahına rahatça danışabilirsiniz. Sadece karşılaşmış olmanız yeterlidir, uzmanlık alanı diye bir kavram tamamen palavradır.

12. Doktorun evine telefon ederek, doktor evde yokken eşine hastalığınızla ilgili soru sorabilirsiniz, mutlaka bilecektir, doktor eşidir ya, bilir.


Hastane hizmetleri ile sağlık konularının yer aldığı ve Diyarbakır Devlet Hastanesi'nce çıkarılan dergide, doktorlara çeşitli şikayetlerini anlatan hastaların şiveli ve ilginç sözlerle dile getirdikleri şikayetler şöyle yer aldı:

Doktor bey bacaklarımda valiz var (varis)

Tansiyonum yukarı gelmeyi

Başım yaniy

Bende süpertansiyon var

Bizim çocuk ortalık derdine tutulmuş (Grip)

Yarım yarım öksürüyem

Bende Habitat B var mı? (Hepatit B)

Propostodan ameliyat oldum (Prostat)

İdralim ayni ayran gibi

Kanımda bi değişiklik hissediyom

Ara sıra kalbim çarpıştırıyor

Arakere çarpıntım oluyor

Kafamda bi çırlama var

Benim bağırsaklarım zehirli gaz yapıyo

Doktor bey benin şikayetim bir şu mıntıkadan, şu mıntıkaya kadar

Karnım gırıl gırıl

Boğazlarım gıdık gıdık gıdıklanıyi

Tüm tüy diplerim ağrıyo

Vücuduma vakitsizlik geliyor doktor bey (Halsizlik)

Nefesimi aşağıdan alıp yukarı veremiyom

Bugün bağırsaklarım sürekli kıvırıyo

Doktor bey ben zagor kullanıyom

Doktor bey 3 günde zor durdurdular benim tansiyonumu

İdrarımı yaparken zonklama oluyor

Damarlarımın içi yanıyor

Yaş 73 öbür taraftan çağırıler, ama gene de canım gitmek istemiyi

Dün gece çok yüreğim dövündü

Kanımda pörtüleşme var (Pırtılaşma)

Midemde hıkır hırık baloncuklar oluşiyi

Bu gözümnen yukarı baktığımda önünden sanki incecik bi kıl geçiyor ucunda da bi böcek var

Benim sinirlerim var

Nefesimi çeviremiyom

Doktor bey bunun tansiyonu geziyor (Karısını gösteriyor)

Kemiğim yanıyor

İçimde pırıltı var (Çarpıntı)

Vücudum rüzgarlanıyor

Kaburgalarım üşüyor

Bende kavator var mı? (Guatr)


***


Hukuk


Dava: Tarihi eser kaçakçılığı

Yer: Ağır Ceza Mahkemesi

Olay: Arabanın bagajında Roma dönemi büstler ele geçirilmiştir.

Hakim: “Anlat bakalım Osman.”

Sanık: “Tarlamı sürerken bu kafaları buldum hakim bey, tam müzeye teslim etmek üzere yola çıkmıştım ki tutuklandım. Masumum hakim bey, tahliyemi isterim.”

Hakim: “Osmannnn. Osmannnnnnn. Hatay'da bulduğun kafaları neden İstanbul'daki müzeye teslim etmeye çalışıyorsun.”


1940'lardan aktarılan bir anı 

Yaşlıca bir kadıncağız sanık kısmında durmaktadır. Duruşma uzadıkça uzar. Kadıncağız şişmanlığın ve yaşı nedeniyle, tanık kürsüsüne yaslanıp belini bırakarak ağırlığını bir tarafa vererek durur.

Hakim: “Hanım düzgün dur!”

Sertliğiyle bilinen bir hakimdir.

Beş dakika sonra kadıncağız dikilmekten yine yorulur, bu sefer ağırlığı öbür tarafa vererek bükük durur.

Hakim: “Hanım düzgün dur!”

Kadıncağız tekrar toparlanır.

Bu olay birkaç kere tekrarlar.

En sonunda hakim yine "Hanım düzgün dur!" dediğinde kadıncağız lafı patlatır:

“Aaaa yeter bea! Mahkeme mi yapıyoruz, fotoğraf mı çektiriyoruz?”


Yavrucum deme!

Bir avukat Amerikan filmlerine özendiği için midir, öz Türkçeci olduğu için midir bilinmez, bir duruşma boyunca hakime "yargıcım" deyip durur. Hani "sayın yargıç" değil de "yargıcım" diyor ki biraz daha Türk ananelerine uysun, hakim bu hitabeti garipsemesin diye. Bir, iki, üç, beş derken hakim en sonunda:

"Ayıp oluyor ama avukat bey!" der.

Avukat şaşırmıştır.

"Ne oldu ki?" diye sorar.

Hakim: “Yaşça büyük olabilirsiniz ama biz de hakimiz bir yerde! Deminden beri yavrucum deyip duruyorsunuz. Yeter ama!”


Bir hırsızlık olayı olur. 

Polis kadına sorar: "Şüphelendiğiniz biri var mı?" 

Kadın, "Apartmanda komşularım var ama, bilmiyorum. Dairemin kapısı zorlanmış ve girilmiş" der. 

Polis alt kata iner ve yukarıdaki daireyle ilgili sorular sorar. 

Adam, "Valla ben su parasını almak için kapıyı çaldım" yanıtını verir. 'Çaldım' lafını duyan polis, adamı alır götürür. İfadesindeki 'çaldım' kelimesinin altını çi...zer, evrakları savcılığa gönderir. Altı çizili kelimeleri okuyan savcı sorar: "Polisteki ifaden doğru mu?" "Evet Savcı Bey" cevabını veren adam, yaptığı hırsızlığı itiraf ettiği gerekçesiyle tutuklanır ve cezaevine gönderilir. 

Avukat tutukluluğa itiraz edince, mahkeme başkanı, "Zaten bütün avukatlar da müvekkillerinin suçsuz olduğuna inanır" der. 

Avukat ısrarla "Dosyayı okur musunuz?" der. Başkan şöyle bir göz gezdirir. "Eee okudum." Avukat tekrar uyarır, "Bir kez daha okuyun başkanım" Başkan dosyayı bir kez daha okur.. Zile basar.. Kâtibi çağırır... "Çabuk sanığı serbest bırakın!"


Olay 2005 yılında Kadıköy Adliyesinde yaşanmıştır. Becerikli bir katip, mübaşir, hakim ekibine sahip mahkeme kadrosu, boşanma davalarını seri olarak karara bağlamaktadır. Ancak bu arada listeye uyulmamakta, hazır beklemekte olan kim varsa onlara öncelik de verilmektedir. Arka arkaya davalar karara bağlandıktan sonra mübaşire:

“Bizim duruşma vardı”, diye danışan kimse kalmaz.

Mübaşir de hesabı hafiften şaşırdığı için koridora çıkıp bağırır:

- Bilmemkaçıncı bilmemne mahkemesinde davası olan!"...

Kimsecikler üzerine alınmaz.

Mübaşir açık olan kapıdan içeri bakar. Teşkilat tam kadro hazır müşteri beklemektedir. Döner tekrar koridora bağırır:

- Haydi! Yok mu boşanmak isteyen?


Olay büyükçe bir ilçede geçer.Mübaşir sırayla tarafları duruşmaya çağırmaktadır:

-Davacı Süleyman Karaaaaaa, davalı Mestan Kavaaaak

ikinci duruşma:

-Davacı Ali Söylemeez, Davalı Süleyman Karaaaaa

ÜÇüncü Duruşma:

-Davacı Osman Zor, Davalı Metin Güneyyyy,Tanık Süleyman Karaaa

Dördüncü Duruşma:

-Davacı Süleyman Karaaaa.....

Derken öğlen olur.Hakim biraz de geç kalmış olmanın verdiği sıkıntıyla ve aceleyle koridorda yürürken Süleyman Kara'ya rastlar.

-Ne o Süleyman,sen hala buralarda mısın? Der.

Süleyman Kara:

-Efendim, kasketim vardı; şimdi buralardaydı, bulamıyorum.

Hakim Bey Süleyman'ın lafını yarıda keser:

-Be Süleyman al şu benim foter'i de bi git artık, der.


Birden çok davada yargılanan tutuklu sanık duruşmaya alınıyor. Lakin duruşması yapılacak davada tutuklu değil. 

Yargıç savcıya mütalaasını soruyor..

-Sanığın tutukluluk halinin devamına....

Yargıç sanık vekili Adnan'a soruyor..

-Sanığın tutukluluk halinin kaldırılmasına...

Ve yargıç katibeye "yaz kızım..." diyor...

"Sanığın tutukluluk halinin devamına.." derken mübaşir devreye giriyor..

Mahcup bir eda ile kürsünün önüne kadar ileriliyor ve

-Efendim efendim..

Yargıç elinin tersi ile işaret ediyor geç yerine dercesine.. Lakin mübaşir ısrarcı..

-Efendim sanık bu dosyada tutuklu değil!


Olay Iğdır’da MİT, Vilayet, Emniyet Müdürlüğü gibi binaların fotoğraflarını çekerken yakalanan ve ülkeleri adına casusluk yapmakla suçlanan 2 İranlı’nın duruşmasında mahkeme başkanı ile sanıklar arasında yaşanmıştır.

İranlı Mohammad Reza Esmaeilpour Ali Malek ile Mahkeme Başkanı Kahya arasında geçen ilginç diyalog;

Mahkeme Başkanı: Timur Ağrı’nın görüntüleri sizde yakalanan kameradan çıkıyor. Emniyet çıkaramamış MİT geri getirmiş. 

İranlı sanık: Bizi gözaltına aldıklarında kamerada sadece fotoğraflar vardı. 5 gün sonra geldiler Timur Ağrı’nın görüntüsü var.

Mahkeme Başkanı: GPS cihazının ne işi vardı? Koordinatları neden kaydettiniz?

İranlı sanık: Şirketimiz istedi. Sadece geliş- gidiş istikametlerini kaydettik. 

Mahkeme Başkanı: Yolun belirlenmesi için bu cihaza gerek yok. Google’da hepsi var. Niye uğraşıyorsun? Burada çektiğiniz binalar çoğu bir katlı. 1-2 katlı binaya niye asansör yaptırılsın?

İranlı sanık: İran’da 1-2 katlı belediye binası olmaz hep 4-5 katlıdır. Onlarla kıyaslamak için.

Mahkeme Başkanı: Doğubayazıt’ta İshakpaşa Sarayı’nı gezmediniz mi? Niye sarayın fotoğraflarını çekmediniz?

İranlı sanık: Geç olmuştu gidemedik. 

Mahkeme Başkanı: Telefon neden getirmediniz yanınızda?

İranlı sanık: Burada bir 'Alo' deyince 50 lira gidiyor, bu yüzden.

Mahkeme Başkanı: Bu nasıl koca şirket gözünü seveyim? Yanına kamera, GPS cihazı vermiş. Ama dünyayla irtibat kurabileceğin bir telefon vermemiş.


Hakim: Oğlum elinde bıçak da varmış neden tepsiyle öldürdün adamı?

Sanık: Hakim bey o zaman tepsi müdafa oluyormuş, daha az yersin dediler.

Hakim: Nefs-i Müdafa olmasın o sakın?

Sanık: Ne farkeder, hepsi müdafaa değil mi sonuçta?

Hakim: Götürün bunu, yaz kızım..

Sanık: Tüh! Bilseydim yanımda hafifletici sepetler getirirdim. 


Olay 2 sene önce Gaziantep Adliyesinde Ağır Ceza mahkemelerinden birinde geçmektedir.

Dava konusu: 2 kişiyi kasten öldürmek suçu.

Sanık ağırlaştırılmış Müebbet cezası ile yargılanmakta ve o dönem tutuklu yargılanmaktadır. Sanığın yargılanması esnasında Sanık Avukatı hakimden söz alır;

-Sanık Avukatı: Sayın mahkeme; müvekkilimin tutuksuz yargılanmasını ve beraatini istiyoruz!

-Mahkeme Reisi: Avukat Hanım, müvekkiliniz 2 kişiyi öldürmekten yargılanıyor ve suçunu itiraf etti. Siz neye dayanarak tutuksuz yargılanmasını ve beraatini istiyorsunuz anlamadım.

-Sanık Avukatı: Müvekkilim her nekadar suçunu itiraf etmiş ise de ceza evinde canı çok sıkılmaktadır bu nedenle tutuksuz yargılanıp beraat vermenizi istiyorum.


Dört çocuk, (onbeş onaltı yaşlarında) oto çaldıkları gerekçesiyle yakalanmışlardır. geceyi çocuk büroda geçirdikten sonra öğle civarı savcı karşısına çıkartılmışlardır. Savcı ile aralarında geçen diyalog: 

Savcı: Neden çaldın arabayı?

Sanık: Çalmadım efendim. yanlış parketmişti, düzeltmek için bindik arkadaşlarla.

(Arabanın kapısı bir şekilde açılmış ve araba düz kontak yaptırılmıştır)

Savcı: Sana mı düştü düzeltmek? Sonra?

Sanık: Sonra da binmişken gezdik.

Çalmak kamu adına takip edilen cezası ağır bir suçken, kullanma amacı ile almak kovuşturması şikayete bağlı cezası çok hafif bir suçtur. Şikayet de yoksa ya da geri alınmışsa dava düşer. Bundan dolayı bütün oto hırsızları bir sürüp bırakmak için almışlardır otomobilleri.


İki sanığın yargılandığı mahkeme devam etmektedir. Celse başlayalı yaklaşık 4-5 dakika kadar olmuşken, hani filmlerde davayı basıp "durun herşeyi anlatacağım" diyen son dakika adamı vardır ya onun gibi bir ses işitilir celseyi baştan beri takip eden bir kişiden;

- Durun!!

Hakim: Ne oldu?

- Ben bunların avukatıyım.

Hakim: Kaç dakika oldu, yeni mi farkına varıyorsun?

- Valla ben müvekkillerimi şikayetçi sanıyordum, meğer sanıklarmış.

Hakim: Tövbe tövbe, bunca yıllık hakimim böylesini de ilk defa görüyorum, pes!


Yer İç Anadolu'da bir il. Asliye Ceza Mahkemesinde bir davada (şehir merkezinde oturmasına rağmen) bir türlü gelmeyen ve getirtilemeyen tanık nihayet duruşma salonuna getirilir. Şahit kelepçelidir ve görevliler polis yerine jandarmadır.

Kimlik tespitinden önce hakim:

- Demek cezaevindeymişsin.. Biz de diyoruz bu adam niye gelmiyor..

Jandarmalardan birisi: 

- Hayır efendim cezaevinden getirmedik, karakoldan aldık geldik.

Hakim: O zaman polis niye getirmedi, hem niçin elleri kelepçeli, çözün ellerini!

Jandarma: Efendim bu şahıs polisten korkuyormuş, polisi görünce kaçıyor, yakalanınca da güçlük çıkarıyormuş, bu yüzden biz getirdik.

Hakim: Peki kelepçe ne oluyor ?

Jandarma: Yolda rahat durmadı, mecburen kelepçe vurduk..

Hakim: Allah, allah..

Hakim şahide döner:

- Niye polisten korkuyorsun, hem niye rahat durmuyorsun ?

Şahid: Ben bu jandarmadan şikayetçiyim.

Hakim: Niye ne oldu ?

Şahid: Beni vurdular..

Hakim ,"bana vurdular" diye anlar ve sorar:

- Nerene vurdular ?

Şahid, bir jandarma erini göstererek:

- Bu beni vurdu. Bir ateş etti (göğsünü gösterek) burdan vurdu arkadan çıktı.

Şahidin görünürde yarası yoktur. Ayakta durmaktadır. G3 tüfeği ile vurulsa mutlaka ölür veya ağır yaralanır.

Jandarma araya girer :

- Efendim yalan söylüyor hem tüfekte mermi yok.

Sonunda şahidin deli olduğu anlaşılır..


Bakırköy Adliyesinde geçen bir Ağır Ceza Mahkemesi. 

Suç: Uyuşturucu kaçakçılığı

İki yabancı sanık havaalanında eroin dolu çantayla yakalanmışlardır. Sanıklardan bir tanesi hakikaten çok samimidir ve yanındaki arkadaşının kurbanı olmuştur. Diğer sanık ise fazlasıyla uyanıktır ve ifadesinde “içinde yasak bir şey olduğunu biliyordum ama uyuşturucu olduğunu bilmiyordum” demiştir.

Eski DGM hakimlerinden olan mahkeme hakimi ise çok renkli biridir.

Sanık elini kaldırır ve söz ister.

Sanık: (Bozuk bir Türkçe ile) Sayın hakimim valla billa benim bir şeyden haberim yok,  ne olur inanın bana. Hepsi bunun yüzünden oldu (arkadaşını işaret eder, hatta arada ermenice çıkışır.) 

Hakim: Oğlum tamam! Allah allah.. Çıkın şimdi dışarı, ara veriyoruz. karar vereceğiz, çağırınca gelirsin. 

Sanık: Ama hakimim ben suçsuzum! 

Hakim: Fesupanallah! Oğlum, gel istiyorsan beraber verelim kararı.. Gel, yanaş istersen kürsüye! 

Sanık hakime inanarak;

Sanık: Tamam hakimim.

Hakim tok bir ses tonu ile bombayı patlatır.

Hakim: Oğlum.. oğlum. Oğlum bak git!!


Sanık, çarşının ortasında bir kahvehanede hasımlarıyla tartışırken, hasmı kafasına tabure ile vurur ve caddeye kaçar. Sanık da silahını çekerek caddeye çıkar ve rastgele on beş el ateş eder. Hasmını vuramaz ama olayla ilgisi olmayan dört esnaf bu atışlar neticesinde yaralanır. 

Yaralananlardan birisinin çek senet işiyle uğraşan biri olduğu söylenmektedir.

Duruşmadan önce sanığın ailesinin girişimleri ile bir miktar para karşılığında müştekiler şikayetçi olmayacaklarına ikna edilirler.

Duruşmada başkan müştekilere tek tek sorar:

Başkan: Olay nasıl oldu?

Müşteki olayı anlatır.

Başkan: Şikayetçi misin?

Müşteki: Hayır.

Başkan: Aranızda önceden husumet var mıydı?

Müşteki: Yoktu.

Bu şekilde üç müşteki ile diyalog geçer. En sona kalan müşteki ise tip ve konuşma bakımından da tam bir suç örgütü lideridir.

Başkan: Olay nasıl oldu?

Müşteki olayı anlatır.

Başkan: Şikayetçi misin?

Müşteki: Hayır.

Başkan: Aranızda önceden husumet var mıydı?

Müşteki ağzını yayarak: Valla başkanım, bizim açımızdan yoktu. Kendisinin varsa söylesin, sosyal hayatta ona göre davranalım.


Dava konusu: Karşılıksız Çek

Hakim: Sizin beyanlarınız davanın sonucu için çok önemli. Bu hususta doğruları söyleyeceğinize yemin eder misiniz?

Tanık: Yemin ederim.

Hakim: Olayda şöyle şöyle olduğu..

Tanık: Efendim benim o olayla bi alakam yok ki!

Hakim: Peki ödemenin şöyle şöyle yapıldığı..

Tanık: Biz o işi avukatımıza havale ettik hiç birinden haberim yok.

Hakim: Ya avukat hanım siz bunu neye tanıklık etmesi için getirdiniz?

Avukat: .....

Hakim: Peki siz söyleyin avukat hanım. ödemenin şöyle böyle yapıldığı...

Avukat: Tanığa sorulsun.

Tanık: Ben bilmiyorum avukata sorun!

Hakim: Avukatın dosyadan haberi yok, tanığın tanık olduğu olaydan haberi yok. Ömrümü yediniz! Sil kızım bütün zaptı. Dosyanın bilirkişiye tevdiine..


Yer: Çocuk ağır ceza mahkemesi. 

Suç: Gasp

Olayın şöyle de bir özelliği var ; suçu üç kişi işliyor ve bunlardan yalnızca biri 18 yaşından küçük olduğu yani ceza kanunu' na göre çocuk olduğu için yalnızca bu kişinin dosyası var. Diğerlerinin dosyası ağır ceza mahkemesi 'nde.

Başkan, şikayette bulunanın içeri alınmasını söyler ve diyalog başlar;

Başkan: Olay hakkında zaten daha önce verilmiş ifadeleriniz var. Ne söyleyeceksiniz?

Şikayetçi: Efendim, çocuk olduğunu yeni öğrendim, ceza almasını istemiyorum, şikayetçi değilim.

Başkan: Peki olayı anlatın biraz.

Şikayetçi: Gece otobüsten indim eve gidiyorum, köşe başında oturan birisi ıslık çaldı, akabinde de iki kişi önden, ıslık çalan kişi de arkadan yaklaşıp üzerimde telefon, para ne varsa vermemi söylediler.

Başkan: Başka bir suç unsuru teşkil eden bir davranışta bulundular mı?

Şikayetçi: İçlerinden birisi bıçak çıkarıp '' sokarım bak! '' anlamına gelecek şekilde salladı.

Başkan: Sen n'aptın peki ? 

Şikayetçi: Silahımı çıkarttım, '' polis, kımıldamayın! '' dedim. Ayrıldılar, bir tanesinin peşine düştüm, onu da kaybettim.

Bu noktada savcı giriyor araya ve ;

Savcı: Desene cami duvarına işemeye benziyor bunların yaptığı. 


Tarih: 21 aralık 2012

Yer: İstanbul Asliye ticaret mahkemesi

Hakim salona geldiği gibi daha yerine oturmadan kıyametle ilgili şakalar yapmaya başlar.

İlk duruşmayı alır, bir yandan duruşmayı yapar bir yandan kıyametle ilgili şakalara. devam eder. (Duruşmayı en fazla 13:11 saatine erteleyebilirmiş, o saatte kıyamet kopacakmış gibi şakalar..)  İlk duruşma biter, mübaşir isimleri okuyunca avukat kendi masasına yönelir. Hakim dosyayı alarak sorar;

Hakim: ... fikri sınai haklar ... mahkemesi'nin dosyasını bekliyormuşuz. (davacı vekiline dönerek) Kesinleşti mi o dosya avukat hanım?

Davacı vekili: Bilmiyorum efendim.

Hakim: Madem dosyanın kesinleştiğini bilmiyorsunuz niye kıyamet sabahı dokuz buçuk'ta buraya geliyorsunuz? (şaka)

Davacı vekili: ....

Hakim: (Avukata dönerek) Avukat bey, siz biliyor musunuz?

Avukat: (Hiçbir fikri olmamasına rağmen sırf duruşmayı ertelensin diye) Henüz kesinleşmedi efendim.

Hakim: O dosya kesinleşmesini beklemek gerekir mi sizce?

Davacı vekili: Bilmiyorum efendim.

Avukat: Hiçbir fikrim yok efendim. o dosyayı başka bir meslektaş takip ediyor.

Hakim: Ya her şeyi anlıyorum da tom cruise niye türkiye'ye geliyor? Hristiyanlıkla mayalar'ın bir bağlantısı yok ki.

Avukat: Zaten tom cruise hristiyan değil scientologist efendim.

Hakim: O ne ya?

Avukat: Uzaylılara tapıyorlar işte.

Hakim: İyi günler avukat bey.

Avukat: İyi çalışmalar efendim.


Yer: Ağır ceza mahkemesi

60 küsür yaşlarında ufak tefek kel dişsiz bi amca hapisaneden çıkmış gelmiş, el pençe divan hakimin karşısında, tepesinde de iki tane jandarma eri, amca tanık olarak dinlenecek. Mevzu cinayet, sanık mahmut isimli birisi; 

Tanık Amca: Efendim ben mahmut'tan şüpheleniyodum ama mahmut değilmiş, biz o gece taksim'de berabermişiz, Ben unutmuşum.

Hakim: Daha önce 'benim bıçağımı almış gidip cinayet işlemiş' diyodun?

Tanık: Valla evet ama biz biraz alkol almıştık, ben uyanıp bunu yanımda göremeyince bıçağımı da bulamayınca bu işlemiştir cinayeti dedim, yüzünde de çizikler vardı zaten. Ama biz gece 4'e kadar içmişiz sonra parkta uyumuşuz, bu sonra gitmiş. Ben alkolden saati fark etmemişim.

Hakim: Cinayet saatinde seninleydi yani?

Tanık: Evet efendim. Ben şimdi de Hüseyin'den şüpheleniyorum. O yapmıştır, ifade verirken aklıma gelmedi ama zaten onu adamı 3 sene önce de bıçaklamıştı.

Hakim: Mahmut'u mu bıçaklamıştı?

Tanık: Yok ölen adamı bıçaklamıştı. 3 sene önce.

Hakim: (O sırada mübaşir gelir gider dosyalar karıştırılır hakim kopar olaydan) Yeni mi bıçaklamış bu ölüm olayından mı bahsediyosun?

Tanık: Yok efendim 3 sene önce bu bıçaklamıştı, ölmedi o zaman, şimdi bi daha bıçaklamıştır.

Hakim: Yahu kardeşim böyle iş mi olur, mahmut diyosun mahmut'u tutukluyoruz, şimdi de mahmut değil hüseyin diyosun, çocuk muyuz biz? (savcıya dönüp) Savcı bey bakın iddia makamı sizsiniz ama bu adam sizden daha efektif çalışıyor maşallah.

Tanık: Yok efendim bu sefer kesin şüpheleniyorum. Yani adamı üç sene önce de bıçaklamıştı gidin otopside bakın kalçasında. Eğer öyleyse %90 Hüseyin'den şüpheleniyorum ben.

Hakim: Peki tamam tamam.


Dava: Boşanma davası. 

Tarafların avukatı yok. Birkaç duruşma geçip de sonuç alamayınca anlaşmaya karar vermişler. Hakim son beyanlarını alıyor: 

Hakim: Anlaştınız ve boşanmak istiyorsunuz, doğru mu?

Taraflar: Evet anlaştık biz.

Hakim: (Kadına döner) Var mı maddi talebin?

Kadın: Nasıl yani?

Hakim: Maddi olarak istediğin bir şey var mı?

Kadın: (yüzünde bir kurnazlık belirir) Neleriniz var?

Hakim: (Köpürür) Ne demek neleriniz var, hediye mi dağıtıyoruz biz burada! Çıkın dışarı, boşamıyorum sizi. 

Kadın: Tamam tamam hakim bey, hiçbir talebim yok, n'olur boşayın bizi.

Hakim: 10 dakika sonra tekrar alacam sizi duruşmaya, adam gibi anlaşıyorsanız anlaşın. 

Taraflar dışarı çıkarken hakim kendi kendine söylenir: Yargılama mı yapıyoruz, hediye mi dağıtıyoruz belli değil. Utanmasalar kutumuzu aç diyecekler..


Çocuk mahkemesi'nde geçen basit bir yaralama davası. 

Mağdurun Babası : Hakim bey, çocuğumun bu olaydan sonra psikolojisi bozuldu. Tam dersleri düzelmişti, istediğimiz gibi gidiyordu. Bir anda her şey tepe taklak oldu.

Hakim : Bak, baban ne diyor? Derslerin kötü mü etkilendi senin?

Mağdur çocuk : Evet, hakim bey. ilk dönem 7 zayıfım vardı, ikinci dönem 6'ya indirmiştim. Şimdi hiç kendimi derslere veremiyorum. O olay mahvetti beni.

Hakim : Belli belli!


Yer: Sulh hukuk mahkemesi

Her halinden ilk 5 duruşma tecrübesinden birini yaşadığı belli bir stajyer avukat, davalı vekili olarak hazır.

Davacı vekili duruşmaya katılmamış, mazeret de sunmamış. 

Hakim zaptı yazdırdıktan sonra davalı vekiline döner:

- davayı takip ediyor musunuz avukat bey? (Usul hükümleri uyarınca, davacı duruşmaya mazeretsiz olarak 

katılmaz, davalı da davayı takip etmeyeceğini bildirir ise dosya işlemden kaldırılır.)

Avukat panik halinde önündeki dosyayı karıştırarak,

- Tabi, tabi efendim ediyoruz. Üzerimize düşen ara kararları yerine getirmişiz.

Hakim gözlüklerinin üzerinden avukatı süzer ve gözünü avukattan bir an olsun ayırmadan;

- Davalı vekilinden soruldu, davacı tarafından takip edilmeyen davayı biz de takip etmiyoruz. Humk 409. maddesi gereğince davanın işlemden kaldırılmasına karar verilsin.


aile mahkemesinde yargiç avukata döner ve sorar;

-müvekkiliniz neden bosanmak istiyor avukat hanim?

-karsi taraf ile aralarinda düsünce farkliliklarindan kaynaklanan siddetli geçimsizlik bulunuyor sayin hakim

-tabi biri aristo digeri descartes çünkü.


yil 2005.istanbul 4. agir ceza mahkemesinde sahte raki imal etmek suçundan açilan davada saniklarin sorgusu yapiliyor.

sanik-.....lokantalardan filan topladigimiz siselere yaptigimiz rakilari doldurduk.

mahkeme baskani- alinan parmak izi örneklerinde hem sizin hem de sabikali baska kisilerin parmak izi var.

sanik-dogrudur.

mahkeme baskani-bu ne pislik,bari siseleri yikayip doldursaydiniz .


dava: uyuşturucu kaçakçılığı

sanık: takriben 65 yaşında bir amca

yer : ağır ceza mahkemesi

olay : amcanın ahırı ağzına kadar marihuana dolu olarak bulunmuştur.

hakim - amca anlat bakalım ne oldu ?.

sanık - içiciyim ben reisim.

hakim - nasıl yani ?. bir ahır dolusu esrarı mı içecektin ?.

sanık - yazları yetiştirir ve biriktiririm. kışları da içerim hakim bey.

hakim - (kahkahalar) kapatırım seni ahıra, kapına da iki jandarma koyarım,yaza kadar o otu bitiremezsen sonra görüşürüz.


dava : tarihi eser kaçakçılığı

yer : ağır ceza mahkemesi

olay : arabanın bagajında roma dönemi büstler yakalanmıştır.

- anlat bakalım osman ?.

- tarlamı sürerken bu kafaları buldum hakim bey, tam müzeye teslim etmek üzere yola çıkmıştım ki tutuklandım. masumum hakim bey, tahliyemi isterim.

- osmannnn. osmannnnnnn. hatay'da bulduğun kafaları neden istanbul'daki müzeye teslim etmeye çalışıyorsun


yer sulh hukuk mahkemesi, hakim değişikliği sebebiyle dosyalarla ilgisi olmayan başka bir hakim kürsüde yer almaktadır.başka hakimin dosyalarına baktığı için,yaptığı işi çok da ciddiye almamaktadır.davacı vekiline adını sorar.

-avukat..?

-x...y...z...

-aaa ne kadar ahenk dolu bir adınız var ,kim koydu?

-babam koymuş efendim

-babanız mesleği nedir?

-edebiyat öğretmeni

-belli belli....


mahkeme kaleminde hakim sanığın ifadesini almaktadır (nasıl oluyorsa) sanık anlattıktan sonra hakim sanığın sözlerini zapta kendi sözleri ile geçirtmektedir. örneğin sanık imam nikahlı eşinden bahsetmiş ama hakim o kısmı zapta "nikahsız yaşadığım eşimle" diye geçirtmektedir.işte o esnada elektriklenen diyalog:

hakim: ben nikahsız yaşadığım eşimle...

sanık: nikahsız yaşadığım değil imam nikahlı eşim.

hakim: bırak şimdi imam nikahını lan! imam nikahı suç. hakkında dava mı açtıracaksın?


yer : beykoz adliyesi yeni tck'nin 233/2. maddesi uyarınca hamile sevgiliyi terk edene hapis cezası verilebilecek olması nedeni ile şikayette bulunmak için savcıya giden avukat meslekdaşımıza;

- nedir bu avukat hanım?.

- sevgilisinin hamile olduğunu bildiği halde terkeden şüpheli hakkında suç duyurusunda bulunacaktım.

- allah allah. (katibe seslenir) yeni tck'yı getirin. evet burada varmış madde. ilk defa karşıma çıkıyor.

- ya yeni bir madde.

- bu çocuk evlilik dışı mı şimdi?.

- evet.

- burası istanbul.


hakim:gereği düşünüldü........

sanık:çok düşüncelisiniz hakim bey sağolun


olay askeri mahkemede geçer. idari askeri mahkemede asker kaçağı olarak yargılanmaktadır:

hakim: bir buçuk yıldır seni arıyoruz nerdesin sen?

sanık: askerdeydim komutanım!

hakim: ???

sanık: :))

hakim: sırıtma

sanık: emredersiniz komutanım!


- cinayeti senin işlediğin söyleniyor...ne cevap vereceksin ?

-hiç bir şey kanıtlayamazsınız..

- mübaşir !


1940'lardan aktarılan bir anı:

yaşlıca bir rum kadıncağız sanık kürsüsünde durmaktadır. duruşma uzadıkça uzar. kadıncağız şişmanlığın ve yaşı nedeniyle, mahalle karısı misali, tanık kürsüsüne yaslanıp belini bırarak ağırlığını bir tarafa vererek durur.

hakim: "hanım düzgün dur!"(sertliğiyle bilinen bir hakimdir)

beş dakika sonra kadıncağız dikilmekten yine yorulur, bu sefer ağırlığı öbür tarafa vererek bükük durur.

hakim: "hanım düzgün dur!"

kadıncağız tekrar toparlanır. bu olay birkaç kere tekrarlar. en sonunda

hakim yine: "hanım düzgün dur!" dediğince kadıncağız lafı patlatır:

-a yeter bea! mahkeme mi yapiyoruz, fotogıraf mi çektiriyoruz?


2005 yılının kadıköy adliyesinde yaşanmıştır.becerikli bir katip, mübaşir hakim ekibine sahip mahkeme kadrosu, benim de birinde bulunduğum boşanma davalarını seri olarak karara bağlamaktadır. ancak bu arada listeye uyulmamakta hazır beklemekte olan kim varsa onlara öncelik de verilmektedir. arka arkaya davalar karara bağlandıktan sonra mübaşire "bizim duruşma vardı" diye danışan kimsekalmaz. mübaşir de hesabı hafiften şaşırdığı için koridora çıkıp bağırır:"bilmemkaçıncı bilmemne mahkemesinde davası olan!"... kimsecikler üzerine alınmaz.mübaşir açık olan kapıdan içeri bakar. teşkilat tam kadro hazır müşteri beklemektedir. döner tekrar koridora bağırır:

- haydi! yok mu boşanmak isteyen?


bir avukat amerikan filmlerine özendiği için midir, öztürkçeci olduğu için midir bilinmez bir duruşma boyunca hakime "yargıcım" deyip durur. hani "sayın yargıç" değil de "yargıcım" diyor ki biraz daha türk ananelerine uysun, hakim bu hitabeti garipsemesin. bir, iki, üç beş derken hakim en sonunda: "ayıp oluyor ama avukat bey!" der. avukat şaşırmıştır. "ne oldu ki?" diye sorar. hakim:

- yaşça büyük olabilirsiniz ama biz de hakimiz bir yerde! deminden beri YAVRUCUM deyip duruyorsunuz. yeter ama!


Avukatların Sorduğu "Abuk" Sorular

"Uykusunda ölen bir insan, ertesi günün sabahina kadar bunun farkina varamaz, degil mi doktor?"


"En genç olan oglunuz, hani su 20 yasinda olan, kaç yasindaydi?"


"Resminiz çekilirken orada miydiniz?"


"Yalniz miydiniz, yoksa kendi basiniza miydiniz?"


"Savasta öldürülen kardesiniz miydi yoksa siz miydiniz?"


"Sizi öldürdü mü?"


"Çarpisma esnasinda araçlar arasinda ne kadar mesafe vardi?"


"Oradan ayrilana kadar orada mi kaldiniz?"


"Kaç kere intihar etmeyi basardiniz?"


Soru: "8 agustosta mi hamile kaldiniz?"

Cevap: "Evet."

Soru: "peki o anda siz ne yapiyordunuz?"


Soru: "Üç çocugunuz var, degil mi?"

Cevap: "Evet."

Soru: "Kaçi erkek?"

Cevap: "Erkek yok."

Soru: "Hiç kiziniz var mi?"


Soru: "Merdivenler alt bodruma iniyor dediniz, degil mi?"

Cevap: "Evet."

Soru: "Peki bu merdivenler yukari da çikiyor muydu?"


Soru: "Bay ___, geçen yaz kusursuz bir balayina çiktiniz, degil mi?"

Cevap: "Evet, Avrupa'ya..."

Soru: "Esiniz de sizinle geldi mi?"


Soru: "Ilk evliliginiz niçin sona ermisti?"

Cevap: "Ölüm sebebiyle."

Soru: "Kim ölmüstü?"


Soru: "Süpheliyi tarif edebilir misiniz?"

Cevap: "Orta boyluydu, sakali vardi."

Soru: "Erkek miydi yoksa kadin mi?"


Soru: "Bugüne kadar kaç ölü üzerinde otopsi yaptiniz, doktor?"

Cevap: "Bugüne kadarki bütün otopsilerimi ölüler üzerinde yaptim."


Soru: "Bütün cevaplariniz sözlü olmak zorunda, anlastik mi? Simdi, hangi okula gidiyorsunuz?"

Cevap: "Sözlü."


Soru: "Otopsiye basladiginiz zamani hatirliyor musunuz?"

Cevap: "Aksam 8:30 civarynda basladik."

Soru: "Bay___ o esnada ölü müydü?"

Cevap: "Hayir, sandalyeye oturmus neden otopsi yaptigimi merak ediyordu."


Soru: "Idrar örnegi verme imkaniniz var mi?"

Cevap: "Kendimi bildim bileli yapabilirim."


Soru: "Otopsiye baslamadan önce Bay ___'in nabzina baktiniz mi doktor?"

Cevap: "Hayir."

Soru: "Kalbini dinlediniz mi?"

Cevap: "Hayir."

Soru: "Nefes alip almadigini kontrol ettiniz mi?"

Cevap: "Hayir."

Soru: "O halde siz otopsiye baslarken Bay ___ hala yasiyor olabilir, degil mi?"

Cevap: "Hayir."

Soru: "Nasil bu kadar emin olabiliyorsunuz, doktor?"

Cevap: "Çünkü adamin beyni masamin üstünde bir kavanozun içindeydi."

Soru: "Yine de hasta hala yasiyor olamaz miydi?"

Cevap: "Evet, hatta su anda bir mahkeme salonunda avukatlik yapiyor olabilir."


***


Bankacılık

- Meraba ben Serkan nasil yardimci olabilirim?

- Benim telefonda bi problem var bankomatta islem yapamadim

- Peki ilk önce telefonunuzun ''menü" tusuna sonra da ''5''tusuna basin...

- Evet... Tamam...

- Ekranda ne var simdi?

- Show tv...

- ???


-Iyi günler kredi karti basvurunuz için aramistim sizi...

- Tabi buyrun..

- Mesleginiz nedir acaba?

- Hayat kadini...

- ... Özel sektör yaziyorum ben...

- O da olur!...


Kadin : Merhaba ben kredi kartinizla köpek almistim...

Yetkili: Evet efendim?...

Kadin : Bu köpegin kulaklari duymuyor. Acaba sigorta kapsamina giriyor mu?

Yetkili: Ben bi üstüme danisiyim !!!?!!...


Iyi günler, hosgeldiniz, nasil yardimci olabilirim?

- Para çekemiyorum ben...

- Sifrenizi yanlis giriyormussunuz Ahmet bey!...

- Sifre mi? Benim sifrem hep aynidir, Istanbul'un kurtulusu...

- Lütfen, bana sifreyi söylemeyin efendim.

- Hah, tamam hatirladim, 1956!!!

- Efendim o Istanbul'un kurtulusu degil ama...

- Yaaaa!... Kaçti Istanbul'un kurtulusu?

- Efendim ben malesef söyleyemem bunu size.

- Niye sen de mi bilmiyosun?...

- Biliyorum, ama güvenlik açisindan benim sifreyi bilmemem gerekiyor.

- Ben sana sifreyi sormuyorum ki!... Istanbul'un kurtulusunu soruyorum.

- Evet, ama... ???!!!


- Buyrun Bankacilik Destek

- Alo ben Konya, Ya benim bu printer çalismiyor!...

- Windowsta mi çalisiyor?

- Evet

- Bilgisayar printeri görüyor mu Konya?

- Evet, karsi karsiyalar!...


- Su an bankanizin ATM'sinden maasimi çekemiyorum.

- Üzgünüz efendim geçici bir hatadan ötürü su an tüm sistemlerimiz off'tadir.

(Bir saat kadar sonra yine arar)

- Ben su an Of'dayim ve hala parami çekemiyorum...


- Güvenliginiz için bir kaç soru sormam gerekiyor.

- Dogum yeriniz?

- Erzurum...

- Dogum tarihiniz?

- 23 Ocak 1957

- Annenizin evlenmeden önceki soyadi?

- Anami karistirma lan bu ise!

- ?????!!!!!


***


Delikanlı Bilgisayarcı

Delikanlı Bilgisayarcı, silmek istediği bir dosyayı shift +del kombinasyonu ile siler,geri dönüşüm kutusu kullanmaz,tükürdüğünü yalamaz.


Delikanlı Bilgisayarcı, Windows gezgini kullanmaz,aradığı dosyayı anında bulur!


Delikanlı bilgisayarcı, IP numarasını gizlemez.


Delikanlı Bilgisayarcı, WindowsXP'de bir hata olduğunda hata raporu göndermez, ispiyonculuktan hoşlanmaz. Hoşgörülüdür.


Delikanlı Bilgisayarcı, MS Office yardımcısı kullanmaz.


Delikanlı Bilgisayarcı, yardım menüsünü de kullanmaz.İhtiyacı olmaz.


Delikanlı Bilgisayarcı, Windows'taki Pinball oyununu uninstall eder.Oyun bile olsa toplarla işi olmaz!


Delikanlı bilgisayarcı, IMAC gibi renkli cicili-bicili bilgisayar kullanmaz.


Delikanlı Bilgisayarcı, bilgisayarını sleep modunda bırakmaz,bilgisayarı her daim hazır ve nazırdır.


Delikanlı bilgisayarcı, bilgisayarcı kültürüne saygı gösterir: Örneğin : "tek rakibim AMD" , "rahmetli de X386ydı ", "bir sana hasretim,birde 3 Ghz cpu hızına", " Windows'un ustasıyım Linux'un hastasıyım" vb..


Delikanlı Bilgisayarcı, görev zamanlayıcı kullanmaz, kafasına estiğinde defrag yapar.


Delikanlı Bilgisayarcı Memik Yanık gibi şahsiyetlerle muhattap olmaz.


Delikanlı bilgisayarcı monitörünün üstüne meraklı ördek,kuş böcük vb. materyaller koymaz.


Delikanlı Bilgisayarcı internette sörf yapmaz,olsa olsa tavla oynar.


***


Teknik Servis

Müşteri : merhaba, ben Ayşe. Disketimi yuvasından çıkaramıyorum da...

Teknik destek servisi: Çıkartma düğmesine bastınız, değil mi?

Müşteri : Elbette. Sıkıştı herhalde.

Tek.Des: Tamam hanımefendi, not alıyorum. Bir arkadaş gelir bakar.

Müşteri : Bi dakka! Disketi henüz yuvasına koymamışım, masanın üzerinde duruyor. Afedersiniz.


Tek.Des: Nasıl bir bilgisayarınız var Ömer bey?

Müşteri : Beyaz


Tek.Des: Ekranınızın solundaki 'Bilgisayarım' ikonunu tıklar mısınız?

Müşteri : Sizin solunuz mu, benim solum mu?


Tek.Des: Günaydın. Size nasıl yardımcı olabilirim?

Müşteri : Merhaba. Yazıcım çalışmıyor da...

Tek.Des: Anladım. 'Başlat' tuşuna basar mısınız?

Müşteri : Bak dostum! Ben Bill Gates değilim. Bana öyle teknik konuşma!


Müşteri : Merhaba. Ben Aysu. Bilgisayarımdan çıktı alamıyorum. Her deneyişimde 'yazıcı bulunamıyor' diye bir ikaz yazısı çıkıyor. Yazıcıyı kaldırdım ekranın önüne koydum, hâlâ 'yazıcı bulunamıyor' diyor.


Müşteri : Yazıcımdan renkli çıktı alamıyorum. Bir şeyi eksik mi yapıyorum acaba?

Tek.Des: Yazıcınız renkli mi?

Müşteri : Aaah! Afedersiniz ya...


Tek.Des: Şimdi ekranınızın üzerinde ne var hanımefendi?

Müşteri : Eşimin doğum günümde hediye ettiği ayıcık. Niye?


Müşteri : Klavyem çalışmıyor.

Tek.Des: Bilgisayara bağlı mı acaba?

Müşteri : Bilgisayaın arkasına ulaşamıyorum.

Tek.Des: Klavyenizi elinize alın ve on adım geri gidin.

Müşteri : Tamam.

Tek.Des: Klavye sizinle geldi mi?

Müşteri : Evet.

Tek.Des: Bu, klavyeniz bilgisayara bağlı değil demek oluyor.

Müşteri : A-a! Masada bir klavye daha var... Hah! Bu çalışıyor.


Tek.Des: Şifrenizi söylüyorum: küçük c, büyük a, küçük n, 7 Müşteri : 7 büyük mü, küçük mü?


Müşteri : Nete giremiyorum. (dial-up dönemi)

Tek.Des: Parolanızı doğru girdiniz mi acaba?

Müşteri : Tabi. Arkadaşımın girdiği parolanın aynısı girdim.

Tek.Des: Arkadaşınızın girdiği parola neydi?

Müşteri : Beş yıldız.


Tek.Des: Hangi anti-virüs programını kullanıyorsunuz efendim?

Müşteri : Windows

Tek.Des: O anti-virüs programı değil efendim.

Müşteri : Afedersiniz; internet explorer`dı.


Müşteri : Çok büyük bir problemim var. Arkadaş bilgisayarıma bir ekran koruyucu koydu. Ama mouse`ı oynatınca kayboluyor ya!


Tek.Des: Buyurun efendim?

Müşteri : Eee! İlk defa mail gönderiyorum da...

Tek.Des: Tamaam! Ben size yardım edeyim.

Müşteri : Adresteki 'a'yı yazdım da, çevresine daireyi nasıl çizeceğim?


***


İş Başvuruları

-Bu isi neden istiyorsunuz?

-İsim olsun diye


İs veren: Neden alüminyum boru ve kontraplak sektörü? Sizi bu sektöre çeken nedir?

Aday: Aüminyum kontraplaklar küçüklüğümden beri benim hayatimin anlamiydi. Çünkü; hayatimi kontraplaklar arasİnda geçirmek, burada sabahlamak, kontraplaklarla gülmek ağlamak ve bu isi yaparken ölmek istiyorum !!

Is veren: ??


- Okulunuz gayet iyi, fakat ortalamaniz niye 2.5 ?

- Ben hayatimi derslere adamadim. Sosyal aktivitelerde de bulundum. Spor yaptim, tartişma gruplarina katildim, tiyatro ile uğraştim.

- Sürttüm diyorsun yani.

- Evet sürttüm..


İs veren: peki şirketimize neler katabilirsiniz?..

Aday: neşe katarim !..


- Bana biraz kendinizden bahseder misiniz?

- Muhafazakarim

- Nasil yani? bir erkekle aksam yemeğine çikarim ama elini tutmam gibi mi?

- Hayir. Bir erkekle her şeyi yapabilirim, ama her erkekle olmaz.

- Anliyorum


- Sayin X , cv'nizden anladiğim kadari ile bi kaç senede bir iş değiştiriyorsunuz. Sebebi nedir acaba ?

- Parasi çok geldi , ayrica rahat bana batar. Bi de sizin gibi mükemmel Bir mudur arayisi içindeyim yillardir.

- Bu durumda sizinle iyi anlaşacagimizi saniyorum.

- Ne is olsa yaparim efendim.

- Fark ettim.


Banka personel genel mudur yardimcisi mülakata girer:

Gmy - Çocuk yapmayi düşünüyor musunuz, malum bayansiniz.

Mm - hayir düşünmüyorum.

Gmy - malum bayansiniz, istersiniz bir ara?

Mm - esimle şimdilik düşünmüyoruz beyefendi.

Gmy - olur mu, hayatin neşe kaynaği onlar.. Bakin bende üc tane var. Sizde ileride istersiniz. Malum bayansiniz?

Mm - oldu olacak seviselim, üreyelim, bitsin bu mülakat isterseniz.


- Sana ne kadar güvenebiliriz?

- Ne kadar para vereceksiniz?


Veren: Bu şirkete ne katacaksİn?

Alan: Birbirine katacam


İsveren:Şu aralar en Çok hangi şarkıları Dinliyorsunuz?

aday: niye söyletecek misiniz?


Patron : kiz arkadasin var mi?

Aday : yakin zamanda ayrildim, ama olmasini istiyorsaniz bir tane bulurum


- Çalışma arkadaşlarinizda aradiginiz özellikler nelerdir?

- Adam olsunlar önce.


- "En sevmediğiniz özelliğiniz?" ya da "arkadaşlariniz sizi nasil tanimlar?"

- "Şerrefsizimdir!"


- Kendinizde en sevmediğiniz özelliğiniz nedir?

- İs görüşmelerindeki amaçsiz formalite sorularini sormakta israr eden kişilere karsi ters hareketlerde bulunmam.

- Anliyorum...

- Pek sanmiyorum. Göstermem gerekiyor.

- Biz sizi arardik?

- Konuşabilirseniz belki!


- 5 sene sonra kendinizi nerede görmek istersiniz?

- Senin su an oturduğun yerde

- ...


- Vardiyali çalişabilir misiniz?

- Evet, ama sadece gündüz vardiyasinda çalişmak istiyorum


- En güçlü yaniniz?

- Kodummu oturturum.

- Pardon anlayamadim?

- Yani sey... Tuttuğumu koparirim.


***


Kamyon Yazıları

O gözlerin var ya! Benim olacaksın delikanlıca.

Gidişine kızlar, duruşuna yollar hasta...

Rampaların ustasıyım, gözlerinin hastasıyım

Önünü görmeden sollama, evine acı haber yollama...

Sollama beni, sollarım seni! Hadi, hayırlı yolculuklar abi...

Kuzu kurdun, yol Ford'un...

Gözlerin güzel ama bakmasını bilmiyorsun.

Aşıksan vur saza... Şoförsen bas gaza!

Sevene can feda, sevmeyene elveda!

Dünya dikenli bir hayat, sevenlerde mi kabahat?

Çilemse çekerim, kaderimse gülerim!

Alırsın Ford, olursun Lord!

İstedim vermediler; sen şoförsün dediler!

Rampanın atmacası!

Gaz, fren, şanzıman; halin duman!

Aşk çekenin, yol gidenin!

Yaklaşma toz olursun, geçme pişman olursun.

Uzaktan seveceğim, haberin olmayacak.

Sollama beni, mahcup ederim seni!

Tek rakibimiz, Türk (orijinalinde "Yeni Oblomovka" idi) Hava Yolları.

Dünya delikanlı olsaydı, yuvarlak olmazdı.

Bir sabah uykusuna doyamadım bir de sana...

Dün gece görmüşler seni, dağıtmışsın şanzımanı freni...


***


Türk Polisi

Trafik polisinin müthiş anonsu

Dar ve tenha bir yolda trafikteyim. Arkamdan trafik polisi geliyor. Kırmızı ışıkta durdum. Bir süre sonra trafik polisinin müthiş anonsu geldi: ''Yol boş devam et. S..tir et kırmızı, ışığı devam et.' Acaba ehliyetimi henüz almadığımı bilse; 'Ehliyet ve ruhsat. Ruhsat tamam ehliyeti s..tir et.' der miydi?


Göstermelik

Birkaç gün önce trafiğin çok işlek olmadığı bir yerde normal olarak kırmızı ışıkta durdum. O an arkama yanaşan trafik polisinin anonsunu aynen aktarıyorum: '34 XXX... devam et, devam et. Sanki biz olmasak duracaksın.'


Türk polisi ve UFO

Eveeet, şimdi de o kocaman alkışları Antalya'da UFO gördüğü için polisi arayan vatandaşa 'havadayken yapabileceğimiz bir şey yok, inerse tutuklarız' diyen yurdum polisi için alabilir miyiz?


Dürüst polis

Trafik polisi tarafından çevrilinir. Ehliyet evde unutulmuştur. İki taraf da 'çorba parası' konusunda hemfikirdir ama ben miktarı konusunda karar verememekteyimdir. Cepten 2 adet 20'lik çıkarılıp ruhsatın arasına konur. Polis ruhsatı açar ve 'bu fazla' diyerek 20'liklerden birini geri verir. Benim de bu yurdum polisini alnından öpesim gelir. Dürüst adammış.


İnançlı polis

Yıllar önce sabahın erken bir saatinde nasılsa kimse görmez diye kırmızı ışıkta geçip sola döndüm ve 50 metre ilerdeki kırmızı ışıkta beklerken trafik polisine yakalandım. Kırmızı ışıkta geçtiğimi söyleyip ehliyet ve ruhsatı istediğinde 'Ama ışık sarıydı' itirazıma sert bir komutla 'Yemin et!' dedi. Resmen kalakaldım, insan yalan yere yemin edemiyormuş. Yemin edemediğimi gören sevgili polis kahkayı basarak 'Hadi yırttın, yalan yere yemin etseydin cezayı yazacaktım, bir daha dikkatli ol' dedi ve gitti. Bu olayın nerde olduğunu söylememe gerek yok değil mi? Memleketimin polisini bile özledim ben!


Kaç!

Öğlen saatleri. Trafikteyim. Kırmızı ışıkta dururken yandaki kalabalığı fark ediyorum. Bir polis otosu ve kalabalığın ortasında bir genç elini kolunu sallayarak konuşuyor. Kulak kesilip durumu kavramaya çalışıyorum. Çocuk yayalara kırmızı yanarken karşıdan karşıya geçmiş, tabii bunu gören polis ceza yazıyor. Çocuk, 'Herkes geçiyordu ben de geçtim' gibilerinden kendini savunuyor. Polis umursamaz bir tavırla ekip arabasına giderken yaşlı bir teyze çocuğa bağırıyor 'Kaç oğlum kaç! G.tünde plakan mı var?!'


Polis megafonu

Bir teyzemiz yayalara kırmızı yanmasına rağmen karşıdan karşıya geçmeye çalışırken, 10 metre öteden megafon sesi gelir polisten, ''Abla, zaten şişmansın bir de pişman olma!''


Hayırlı Cezalar

Yer İstanbul, Yenibosna. Yenibosna'daki otobüs durağından çıktık Avcılar istikametine doğru gideceğiz. Otobüs kısa yoldan yola girebilmek için yasaklı yerden U dönüşü yapıyor. Yurdum polisi görev başında megafon açık ve o anlamlı anons geçiyor. 'Otobüsçü! Cezan hayırlara vesile olsun, devam et sen; ben plakana gönderirim nasıl olsa.'


Kendin dinle

Kocamın arabasını aldığım ve içine sigara kokusu sinmesin diye bütün camlarını açtığım anda en sevdiğim şarkının radyoda çalmaya başlaması üzerine radyonun sesini de sonuna kadar açıp dolaşırken yurdum polisinden gelen anons:' 34 XX, müziği kendin dinle! Kendin dinle ya da parçayı değiştir!'