Biz Türkler
2001
Terörist saldırıda çöken ikiz kulelerde çalışanların büyük bir bölümü öldü. Kulelerde çalışan Türklerin büyük bölümüyse hayatta. Posta Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rıfat Ababay, basına yansıyan hikâyelerine göre Türklerin kurtuluş sırlarını derledi:
En kötüsünü düşündüler: Bina sarsılınca Türklerin akıllarına iki olasılık geldi: Ya uçak çarptı, ya deprem oldu. ABD'lilerse sistemlerde patlama oldu diye düşündü. Türk 'Nasıl kurtulurum'u planlarken ABD'li masasında çalışıyordu. Anonsları dinlemediler: Resmi emirleri oldum olası ciddiye almayan Türkler, hoparlörden yayılan "Binayı terk etmeyin" uyarılarına aldırmayıp hemen merdivenlere yöneldi.
Cep'ler hep açık: Tam bu sırada en ciddi toplantıda bile kapamadıkları, tuvalette dahi yanlarında bulundurdukları cep telefonları çaldı, dostları "Çabuk kaç, binaya uçak çarptı" diye uyardı.
Emniyet şeridini ihlal: Binadan kurtulan bir Türk'e kulak verelim:Amerikalılar merdivenin sağından tek sıra halinde iniyordu Polise "Neden solu kullandırmıyorsun?" dedim. "Yukarı çıkanlara ayırdık" dedi. Gülüp tek başıma soldan jet gibi indim. 2 dakika sonra bina çöktü.
Uyku işten önemli: Başta Japonlar olmak üzere binada çalışanların çoğu 08.00'de işbaşı yapmıştı, olay 08.45'te oldu ama Türklerin çoğu hâlâ bina dışındaydı. Binadaki Türk fotoğrafçının 40 çalışanının 36'sı işe henüz gelmemişti.
İleriyi gördüler: Kurtulan bir Türk kızı anlatıyor: Binadan çıkınca hemen uzaklaştım. Çünkü depremde binalar sallantıdan 15-20 dakika sonra çökmüştü. ABD'lilerse binanın önünde telefonla 'Kurtuldum' diye müjde veriyorlardı. Kuleler çökerken sanırım altında kaldılar.
***
Yer : Diyarbakir
Lunaparkta gece bekçisi iki kafadar (zincirlerin ucuna baglanmis salincaklardan olusan) uçan sandalyelere biner ve mekanizmayi çalistirirlar. Ancak sandelyelerin merkezkaç kuvveti ile dönerek açilmasindan dolayi durdurmak için saltere ulasamazlar ve sabaha kadar kimseye seslerini duyuramazlar... Bu bekçilerden biri hayatini kaybetmis, digeri ise gördügü uzun tedavilere ragmen eski sagligina kavusamamistir.
Yer : Karabük
Siz demir çelik haddehanesinde çalisan bir isçinin, sigarasini yakmak için 600 tonluk preslerin arasindan emekleyerek geçtigini ve 2.450 santigrad dercedeki firina ulasmaya çalisirken son sigarasini yaktigini duydunuz mu?
Yer : Giresun
Siz hiç birisinin, dis agrisindan kurtulmak için çenesine kursun siktigini ve beynini dagittigini duydunuzmu?
Yer : Istanbul, Sultanbeyli
Yuttugu sinegi öldürmek için agzina Shelltox sikip, zehirlenerek kendiside ölen zamane uyanigini
Yer : Erzurum
Birçok ülkede insanlar berbere gidip tras olurlar, ama hiçbir berber, masaj amaciyla müsterisinin kafasini saga sola çevirirken boynunu kirmaz.
Yer : Bozcaada
Bankamatikten para çekerken baska bir ülkede elektrik çaprmasindan ölmezsiniz. Türkiye'de ölürsünüz.
Yer : Adapazari
Siz hiç arabasi ile yolda giderken radyoda duydugu göbek havasiyla cosup, göbek atmak için aracini kenara çeken ve otoyolda göbek atarken arkadan gelen aracin altinda kalip ölen duydunuzmu. Sözkonusu olay TEM otoyolu Sapanca mevkiinde cereyan etmistir.
Yer : Konya
Ayni isyerinde, biri gündüz biri gece vardiyasinda çalisan ve ikisi de isine motosiklet ile giden baba-ogulun, yolda karsilasmalari normaldir, ama birbirlerine selam vermek için ellerini sallarken, kaza yapip ölmesi sadece bizde vaka-i adiyedendir.
Yer : Kocaeli, Dilovasi
Hangi ülkede bir gemi mühendisi, kontrol etmek için gemi kazanina girdiginde, biri baskasi gelip kazan kapisini kapatir ve kazani atesleyip....
GÜVEN IYIDIR AMA KONTROL DAHA IYIDIR (ALMAN ATASÖZÜ)
GÜVEN IYIDIR AMA KONTROL GEREKMEZ (TÜRK MENTALITESI)
Yer : Rize
Hangi ülkede; elektrik diregine yaslanip, ayakkabisina giren tasi çikarmak için ayakkabisini silkeleyen birisi, yoldan geçen bir baskasi tarafindan (cereyana kapildigi zannedilerek, kurtarmak amaciyla temas etmeden) kürekle vurularak kurtarilmaya çalisilir?
Yer : Trabzon
Siz hiç baska bir ülkede, bir insanin, tuttugu futbol takiminin maçi,ya da siyasî partinin seçimi kazanip kazanmayacagi hakkinda bir "uzvu" üzerine iddiaya girdigini, "eger kazanamazsak, ben de bunu keserim" dedigini, iddiayi kaybedince Besmele ile abdest alip, iki rekat namaz kildiktan sonra "onu" kestigi ve kan kaybindan öldügünü duydunuz mu?
Yer: Afyon
Siz hiç kahvehanede Okey oynanirken, Insanlarin ve okey masasinin üzerine inek düstügünü, duydunuz mu? Toprak damlardan olusan tipik anadolu mimarisi, sineklenen ve panige kapilarak nereye bastigini bilemeyen Sarikiz'in agirligina dayanamamistir.
Yer : Kayseri
Siz hiç karanlikta iyi göremediginiz için yakit deposunun, tam dolup dolmadigini çakmak yakarak kontrol etme cesaretini kendinizde buldunuz mu? Kayseri sehirler arasi otobüs terminalinde 38 AS 991 plakali yolcu otobüsüne mazot alan muavin Z. T. Deponun tam dolup dolmadigindan emin olmak için çakmak çakarak kontrol etmek ister. Sonuç; Buharlasan mazotun parlaması ve muavinin yanik tedavisi için hastahaneye kaldirilmasi.
Yer : Bozcaada
Bankamatikten para çekerken baska bir ülkede elektrik çaprmasindan ölmezsiniz. Türkiye'de ölürsünüz.
Yer : Istanbul, Ayazaga
Gelismis ülkelerde, çalisan isçiler, üstlerindeki imalat artiklarini temizlemek için, birbirlerine kompresörle hava tutmazlar. Tutsalar bile,biri, saka yapmak için kompresörü digerinin poposuna dürtmez. Dürtse bile,digeri "Ulan saka öyle yapilmaz böyle yapilir" diye elindeki kompresörü sakaci arkadasinin poposuna dayamaz ve bagirsaklarini basinçtan patlatarak öldürmez.
***
Fahrettin Kerim Gökay, Istanbul Belediye Baskanligi zamaninda firinlari geziyormus. Kendisine, agzi oldukça bozuk bir firinci pasta ikram etmis. Fahrettin Bey, söyle bir tadina bakmis ve
- "Himmm!... Çok güzelmis, hangi margarini kullandın buna?"
Firinci pis pis siritarak
- "Sana koydum efendim!"
Fahrettin Bey, bu söz üzerine pastadan bir lokma daha almis ve devam etmis:
- "Ben de bütün firincilara söyleyeyim de, hepsi Sana koysunlar!..."
***
Bilirsiniz, bi ara gençlerde cüzdana zincir takip sarkitma modasi vardi. Istiklal'de yürürken, yanimdan bu model bi tip geçiyodu ki adamin teki bombayi patlatti: "Ne o lan? Köpegin giccina mi kaçti?" dedi
***
Devlet Tiyatrosundan bi arkadas, bi oyun için mi ne, Akçaabat'a gitmis.Ekip olarak sehir merkezine gelmisler. Kafalarini kaldirinca, koca bir bez afis görmüsler. Söyle yaziyo: "Ben de sporcunun zeki, çevik ve ahlakli olanini severim. Akçaabat Belediye Baskani"
***
Ya olmaz böyle bir firlamalik, dinleyin: Istiklal'in oralarda, 9-10 yaslarinda, büyük olasilikla tinerci, iki çocukla konusuyor polis. Birisine sordu, "Nerede oturuyorsun sen, evin nerede senin?". Çocuk: "Evim filan yok, orada burada uyuyorum". Polis öbürüne döndü: "Peki, sen?". Ikinci çocuk: "Komsuyuz!" :)
***
Az önce is icabi Isparta'da bir müsterimizi aradim. Telefonu açan kibar bayana ilgili kisinin mail adresini sordum. Hanimefendi gayet kibarca "Bizim burada internet çekmiyor" dedi :)
***
Cuma aksami gecenin bir yarisi Arnavutköy'de taksi ariyordum. Fakat etrafta bir tane bile yoktu. Arabasini park etmis yemek yiyen bir taksi soforu gördüm. Adama yaklasip, "Abi müsait misin?" dedim. O da, "Ehliyetin var mi?" diye sordu. Taksim'e kadar taksiyi ben kullandim, o pasa pasa yemegini yedi.
***
Bir arkadas anlatti. Geçenlerde Taksim'de yürürken sikisinca McDonalds'in tuvaletine girmis. Tuvaletten sonra elini kolunu sallaya sallaya restorandan çikarken elemanlardan biri arkasindan seslenmis: "Bir gün yemege de bekleriz..."
***
Ne zaman Kadiköy'e gitsem bir araba görüyorum: Bir Tipo'nun arka caminda hayvanî puntolarla söyle yaziyor: YARGITAY KARARI TOFAS'IN ÜRETIM AYIBI
***
Izmirliler bilir, toplu tasimada Kentkart uygulamasi vardir. Karta para yüklersiniz, otobüslerde manyetik okuyucuya tutarsiniz ve okuyucu okuduguna dair sinyal sesi verir. Kentkart uygulamasinin ilk yiliydi. Yasli ama çok tonton bir teyze elinde Kentkartla otobüse bindi. Nedense karti soförün suratina dogru tuttu(Herhalde paso gibi gösterilecek zannetti). Soför iki-üç saniyelik saskinlik periyodunu atlattiktan sonra, "Biiiiip!" dedi. Teyze bi sey olmamis gibi geçip soförün arkasina oturdu. Otobüsteki herkes kahkahalarla gülerken bense soförün zekasina hayran olmustum.
***
Bir gün yolda giderken kaset satan bir dükkanin caminda aynen söyle bir yazi görmüstüm: "Arabalar için çistakli müzik gelmistir."
***
Erzurum'a bilgisayarın daha yeni yeni gelmeye başladığı zamanlara ait bir anıyı Erzurum Kültür Kurumu İlköğretim Okulu'ndan Mansır Tikici anlatıyor...
Bir işyerine bilgisayar ve stok programı satılır. Teknik servis elemanı bilgisayarı işyerine kurduktan sonra stok programının kullanımı ile ilgili bilgi verir ve ayrılır. Aradan bir iki saat geçer, işyerinden telefon:
"Kardeşim sizin anlattığınız gibi yapirem fakat program düzgün çalışmiir."
Teknik servis elemanı sorar:
"Nasıl yapıyorsunuz?"
"Senin anlattığın gibi."
"Hata ne?"
"Yazdığım bilgiler kaydetmeme rağmen saklanmir."
"İşlem basamaklarını tek tek anlatın."
"Tamam" diyor ve başlıyor anlatmaya...
"Programı açirem. Malın adı bölümüne adını, adedi bölümüne adedini, birim fiyatını vb. yazirem. Hepsini yazdıktan sonra senin anlattığın gibi kayıt bölümüne basirem. Ekrana bir yazı geliir:
Kaydetmek ister misiniz?
E / H
yazısı çıkir. Ben de diyirem Hee..."
***
Sene 1992, üniversite yillari. Anneannemin hac parasiyla zar zor bir bilgisayar kapatmisiz ama printer'a para kalmamis.Aksam vakti printer'i olan bir arkadasa gidip aleti ödünç aldim, eve dönüp proje çiktisi alacagim.Ankara'da her kis oldugu gibi yerler yine .Kayip düser de alete bir zarar veririm korkusuyla bir taksiye bindim. Daha iki dakka olmadan polis çevirdi,taksici kenara çekti, sonra arabadan indi, kimligini gösterdi. Ben kucagimdaki cihazin inmemek için uygun bir bahane oldugu düsüncesiyle elde kimlik arabada bekledim.Polis abi geldi, kapiyi açti,ve aramizda söyle bir diyalog geçti: - O ne len ööle? - Printer - (yanindaki öteki polise dönerek)Ecnebi oolum bu. Sonra gülümseyerek kapiyi kapatti,güle güle manasina ikisi birden el salladilar, tekrar yola koyulduk. 500 metre kadar gittikten sonra söför gene kenara çekti, çünkü gülmekten arabayi kullanamiyordu.
***
Olay ODTÜ'de geçiyo. Disarda bahar havasi; amfide kalkülüs dersi, hem de Ingilizce. Insanlar seçimlerini dooru yönde kullanmis olacaklar ki 100 kisilik siniftan anca 15-20 kisi var içerde,onlar da kâat falan oynuyolar.Bi tek en önde bi kizcaaz dersi dinliyo.. Aklina bisey takiliyo hocaya ingilizce soruyo Surdaki nevaleyi tekrar anlatir misiniz diye... Hoca eyvallah diyo, dönüyo,basliyo bütün konuyu yeniden, ama bu sefer Türkçe anlatmaya.Bitiriyo,kiza dönüyo, Simdi anladin mi diye soruyo. Kizdan gelen cevap yarim yamalak bi türkçeyle "Ama hocam siz Türkçe Anlatiyor ben anlamadi." Hoca dumur, amfi yerlerde...
***
Ders yine kalkülüs. hoca büyük bi sevkle anlatiyo. Tamamen konuya konsantre olmus. ama tebesirinin ufacik kaldigini farkediyo. uyuklayan bi öörenciye "e hadi çik tebesir bul yan siniftan" diyo. çocuk çikiyo harbiden. ama yan sinif diye ayni amfiye diger kapidan giriyo ve yine bizim hocaya "hocam Yan siniftan tebesir istiyolar" diyo. hoca da derse konsantre ya, "ya ben de az önce bi ögrenci gönderdim alsin diye. bizde de yok" diyo. cocuk da "haa taam" diyip çikiyo. sonra diger kapidan tekrar girip "yokmus hocam. aa nasi yani ya" diyince hoca da öörenci de durumu çakiyolar. inanilmaz ama gerçek.
***
Devlet tiyatrosundan bi arkadas, bi oyun için mi ne artik, Akçaabat'a gitmis. Ekip olarak sehir merkezine gelmisler. Kafalarini kaldirinca koca bir bez afis görmüsler. Söyle yaziyo: Ben de sporcunun zeki, çevik ve ahlakli olanini severim. AKÇAABAT BELEDIYE BASKANI
***
Seyyar saticinin biri Anadol pikabiyla biseyler satmak için megafonuyla gürültülü bir sekilde bagarmaktadir: - Domates, biber, patlican... Arkadan trafik polisi: -Seyyar satici kenara çek! Satici: - Annasildi tamam!
***
Uludag üniversitesi bahar senliklerinde geçiyo olay. kalabaliktan uzak bi Fakültenin yakinlarindaydik. 100 metre ileriye bi helikopter indi. Aletten biri egilerek indi ve bi talebeye yaklasti. takriben 1 dakka konustuktan soora adam helikoptere bindi ve tekrar havalandilar. biz biraz sasirdik nooluyo diye ama esas bomba o talebeye adamin ne sorduunu sorduumuzda inmisti beynimize. Adam adres sormus
***
Malum servis söförümüz sikisan trafikte haraketedemez halde beklerken (gayetde hakliydi çünkü önündeki arabalar kuyruk olmustu) arkadan kornaya abanan araç sahibine camdan sarkarak "pokemon'muyum lan ben arabalarin üzerinden uçayim" diye bagirarak tüm servisi yere yikmisti
***
Ben... ben... ben... Haftasonu ÜSTÜ AÇIK SAHIN gördüm ben... Artik hiç bir Sey beni sasirtamaz
***
Bodrum'da veya datça'da küçük bi lokantanin caminda "23 saat açigiz" yaziyodu :)) hizmet hizmet bi yere kadar di mi, biraz da kendimize zaman ayiralim.
***
izmir konakta bi köfteci gördüm adam tezgahini açmis çig köfte satiyo kocaman da bi tabelasi var önünde fiyatlarin yazdigi...Aynen iletiyorum: Kampanya ... TANE: 125 bin 2 TANE 300 bin
***
Türklere Özgü Hastalıklar
01-Kardan adama tekme atma veya bozmaya çalışma hastalığı,
02-Yeni atılmış bir betona basma ve isim yazma hastalığı,
03-Gazete ve dergilerdeki resimlere sakal, bıyık ve gözlük yapma hastalığı,
04-En iyi arabayı ben kullanıyorum zannetme hastalığı,
05-Kar topunun içine buz koyma hastalığı,
06-Cep telefonu kullanımının yasak olduğu ortamlarda illede görüşme yapma hastalığı,
07-Belediyenin duraklara koyduğu saatlerin yelkovan ve akrebini sökme hastalığı,
08-Kumsalda Deve güresi yapma hastalığı,
09-Şahin marka arabayı, Doğan görünümlü yapma hastalığı,
10-Ağaçlara ve parktaki banklara kalp ve isim bas harfi kazıma hastalığı,
11-Mesleğimizdeki unvanımızı İngilizce olarak söyleme hastalığı,
12-Tiki olan insanların tikleri ile uğraşma hastalığı,
13-İskambil kağıtlarından kule yapan birinin kulesini bozmaya çalışma hastalığı,
14-Cep telefonu ile bağıra bağıra konuşma hastalığı,
15-Reklam için duvarlara veya panolara yapıştırılan afişleri yırtma hastalığı,
16-Tuvalet duvarlarını defter sanma hastalığı,
17-Otobüs duraklarına "Ateşli sevişirim beni ara" yazma hastalığı,
18-Trafikte bizi geçen bir aracı mutlaka yakalayıp onu geçmeyi ilke sayma hastalığı,
19-Sinyal verir vermez şerit değiştirip, kazaya sebebiyet verdiğimizde sinyal verdik görmüyonmu deme hastalığı,
20-Ara yollardan ana yola çıkacak araca yol vermeme hastalığı,
21-Ünlü birini gördüğümüzde ona el sallama hastalığı,
22-Otobüs durağa yanaştığında ille de ön kapıdan inmeye çalışma hastalığı,
23-Otobüs koltuklarını yırtma ve üzerlerine acayip acayip yazilar yazma hastaligi,
24-Minibüs şoförüyseniz beğenmeseniz bile mutlaka kral fm dinleme hastalığı,
25-Trafikte kırmızı ışıkta dururken, yeşil ışık yanar yanmaz kornaya basma hastalığı,
26-Trafikte kırmızı ışıkta dururken burun karıştırma hastalığı,
27-Elektrik,su,doğalgaz,vergi,trafik cezası vb.. faturaları son gününde ödeme hastalığı,
28-Kar yağdığında eve bolca ekmek alma hastalığı,
29-Grup halinde bir meydana konan güvercinlerin üzerine koşup onları kaçırmaya çalışma hastalığı,
30-Evli olanların bekarlara sakın ha evlenme demesi hastalığı,
31-Ayni filme giden insanların filmden çıktıktan sonra filmi birbirlerine anlatmaları hastalığı,
32-18 yaşına geldiği gün bara gitme hastalığı,
33-Eline silah geçen birinin hemen o silahla saka yapma ihtiyacı duyması hastalığı,
34-Arabayla yolda giderken tanıdık birini görünce arabayı sakadan onun üzerine doğru sürme hastalığı,
35-Takım elbise giyince elini cebe sokma hastalığı,
36-Tuttuğu takım galip gelince havaya silah sıkma hastalığı,
37-Meslek arkadaşlarına mesleki şakalar yapma hastalığı,
38-Yaşamadığımız bir şeyi yaşamış gibi anlatıp ona kendimizi inandırma hastalığı,
39-Ünlü birini gördügümüzde onunla fotoğraf çektirip çok samimiyiz havası vermeye çalışma hastalığı
***
Türklere özgü davranislar..
- Otoban kenarinda yesil alana oturup, üzeri gazete kagidi sarili biralarin içilmesi, gelip geçen arabalarin seyredilmesi...
- Keçeli kalemle, büyükçe bir kagit ya da kartona yazilmaya çalisilan duyurularda baslangiç alaninin hovardaca kullanilmasi ve son harfe yer kalmamasi dolayisiyla son harfin ecis bücüs hatta asagi ya da yukari kaymis sekilde yazilmasi...
- Özellikle futbol maçlarinda, hakemin düdügünün içindeki nohuta kadar varan ince bir çizgide sayilip sövülmesi...
- Televizyondaki tüm dizilere olan bagimlilik nedeni ile bunu paraya dönüstüren bir esnaf toplulugunun olmasi... (örn:Dicle sürmesi, Seymen Aga yüzügü) ve bunlarin satin alan bir kitlenin bulunmasi...
- Birbirini uzun süre görmemis kisilerin karsilastiklarinda, birinin digerine "Kilo almissin" demesi...
- Birilerine kizildigi zaman "Sallandiracaksin bunlardan iki tanesini Taksim meydaninda, bak bir daha yapiyorlar mi?" denmesi...
- Minibüslere güzellikten ve sikliktan nasibini almamis dantelli perdeler takilmasi...
- Her mankenin sarkicilik ve oyunculuk yetenegine sahip olmasi...
- Yesil isik yandigi anda hareket etmekte 1-2 saniye de olsa geç kalan bir araca aninda kornanin basilmasi...
- Kedi, köpek (ve hatta civciv) gibi hayvanlara zorla raki içirilip, sarhos edilmeye çalisilmasi...
- Gecekondulari yikmaya gelen belediye ekiplerinin,gecekonduya Türk bayragi asarak veya kendi çocuklarinin bogazina ekmek biçagi dayayarak engellenmeye çalisilmasi...
- Islek caddelere temizlensin diye paspas atilmasi...
- Duvarlara "Buraya çöp döken esektir" yazilmasi ve bunun ise yarayacaginin düsünülmesi...
- Yurt disi seyahatinden gelindiginde bavullara takilan bagaj etiketinin hava olsun diye kasten çikartilmamasi...
- Her milli maçtan sonra sevinç gösterisi basligi altinda birkaç kisinin kursuna tutulmasi...
- Alakali alakasiz her tip pozisyonun "Bariz Ofsayt"olmasi...
- Karsilasilan her türlü sorunun "Uygulamadan Kaynaklanan Aksaklik" olarak nitelendirilmesi...
- Basi dönen birine (cinsiyeti hiç fark etmez!)"Miden de bulaniyor mu,yoksa hamile misin?" esprisinin yapilmasi...
- "Sanatçi" tabir edilen kisilerin kaset çikardiktan hemen sonra "Biz çok fakirdik" demesi...
- Yollara kaymak gibi asfalt döküldükten iki gün sonra su borusu dösemek için yeniden kazilip yollarin köstebek yuvasina çevrilmesi...
- Kollara faça atip bunlarin marifetmis gibi iftiharla sergilenmesi...
- Gece sabahlara kadar "clubber takilip", club'tan çiktiktan sonra iskembeciye gidilip kelle paça yenilmesi...
- Yolda park etmek yasak oldugu zamanlarda arabanin kaldirama çikartilip park edilmesi...
- Birinin bacaginin kirilmis olmasindan süphe duyuldugunda aninda birilerinin gelip "Yok abi kirilsa duramazsin" diyerek teshis koymasi...
- Dizilerde bin türlü sebeklik yapan komik(!)oyuncularin röportaj veya yarismalarda davudi bir sesle konusup kendilerine entel havasi vermeleri...
- Esmer anne ve babanin bir sekilde sarisin çocugu oldugunda bu çocugun sütçüden peydahlandiginin iddia edilmesi...
- Perondan kalkan trenin kosarak kapisina tutunulmasi ve az önce trenden inen bayanlara laf atilarak trenle birlikte uzaklasilmasi...
- Küçük kiz çocuklarina misafirliklerde günün hit parçalariyla göbek attirilmasi...
- Arabayla giderken, çöp bidonuna yaklasilinca eldeki malzemeyle basket yapmaya çalisilmasi...
- Otobüslerde muavinlerin kapi basamaginda durup soförü yalakalik yapmasi...
- Açik büfe olan yerlerde bile aile reisinin bas kösede oturmasi, hanimin kostura kostura sofrayi donatmasi...
- Plajlarda 45 derece sicagin altinda çay içilmesi,hatta çay sicak olmazsa söylenilmesi, öte yandan karpuzun deniz içinde sogutularak her ikisinin de "serinlettigine inanilarak" servis edilmesi...
- "Delikanli Edebiyati" diye bir edebiyat türünün var olmasi...
- Bilumum toplu ulasim araçlarinda, bakkallarda/çarsida/pazarda paraverildiginde illa ki "bozugun yok muydu abi/abla?"diye sorulmasi ama daha da mühimi bu kaçinilmaz enstantanenin önceden düsünülerek tedirgin olunmasi...
- Tuvaletlere yazi yazan "Tosun" adinda on binlerce kisinin var olmasi...
- "Karpuz+Peynir+Ekmek"in, "Ctrl+Alt+Del" kadar kiymetli ve tatmin edici olmasi...
- Askerlere bayan anonslu kaset doldurulmasi...
- 3 veya daha çok çocuklu ailelerde ilk çocuklarin kiz olmasi, erkegi bulana kadar çocuk yapilmasi...
- Askerlik dönüsü, albayin kiziyla hissi münasebete girildiginin anlatilmasi...
- Yapilan bir futbol maçi sonrasi balkona yenilen takimin renklerinde kova asilmasi...
- Yanindan geçen sahsiyete omuz atip ardindan "önüne baksana len!" diyerek siritilmasi...
- Plajda güres tutulmasi, yenilenin rakibini denize kadar kovalamasi...
- Isçilerin ve memurlarin hükümete tepkilerini göstermek için meydanlarda davul-zurna, güle-eglene halay çekmeleri...
- Önüne gelene "sanatçi" denmesi , bu yüzden "gerçek sanatçi" diye bir kavramin olusmus olmasi...
- Satilacak karpuzlarin üstüne domates vs. konulmasi...
- Lisedeyken okulun son günü uyuz olunan hocalarin arabalarinin camlarinin kirilacaginin lastiklerinin patlatilacaginin iddia edilmesi ama sene sonunda hiç bir faaliyette bulunulmamasi... - "Milli olmak" diye bir kavram olmasi...
- Mobylette denen ufacik zavalli makineye dört kisi binilmesi...
- Bazi kelimelerin her sekilde yazilabilmesi... (örn:"pogaça", "poaça","pogça", "poça", "pouça", "pohça", "bohça", "pogçe" vb...)
- Pencere markasinin sonunda mutlaka PEN olmasi...
- Giselerin bilet alma bölümünün önünde durup bilet veren adamlarin resmi meslegiymis gibi bu isi ciddiye almasi ve hayra çalismasi...
- Bisiklet ya da arabanin ani fren yaptiktan sonra,sürücünün arkaya bakip,yolda kalan lastik izinin uzunluguna göre sevinmesi...
- Yabanci bir ülkeye özgü herhangi bir yiyecegin "Aaa ayni bizim gözleme!" veya "E bizim su böreginin aynisi iste!" seklinde küçümsenmesi...
- Soförlere "Kaptan!" diye seslenilmesi. Hatta birçok soförün de bundan haz alarak araci "vapur" edasi ile kullanmasi...
- Bos bulunan her agaç, kaya, tas, duvar gibi cisimlere rengarenk kurdele baglanmasi, ev sekilleri çizilmesi ve bunun bir sans getirecegine inanilmasi...
- 100'e yakin Tv kanalina ragmen adam akilli tek tük programi olmasi...
- Dügünlerde, sira oyun havalarina geldiginde hemen bir çember olusturulmasi ve oynamayan kisinin kollarina asilip çember içerisinde oynamaya zorlanmasi...
- Ticari isletmelere "Asmali Konak Kebapçisi","Çocuklar Duymasin Magazasi"seklinde son derece yaratici isimler konmasi...
- Kar topunun içine tas konularak en yakin arkadasin sakat birakilmasi...
- Otobüse biletsiz binip otobüstekilerden bilet dilenilmesi, akabinde bir bilet bulunduktan sonra bileti veren kisiye para verilmeye çalisilmasi ve her seferinde reddedilmesi... - Bakkaldan alinan ekmegin kösesinin eve gelinceye kadar yenmesi...
- Hirsizlik vakalarinda, "kesin bilen biridir" yorumu yapilmasi...
- Bozuk yollarin onarilmasi yerine "Dikkat Bozuk zemin!" seklinde uyarilarin konmasi...
- Okullarda "amuda kalkma" egitimi verilmesi ve bu eyleme tuhaf bir önem verilmesi, amuda kalkamayanlarin bedenden birakilmasi...
- Minibüs soförlerinin korna çalarak müsteri çekmeye çalismasi...
- Bütün kurum-kuruluslarda ve apartmanlarda yangin merdivenlerin kapilarinin yilin 365 günü günün 24 saati kilitli olmasi...
- Eski model bir sehirlerarasi otobüsün kasasinin degistirilerek 403 süsü verilmesi, yolcu tarafindan bilet alinmadan önce "Otobüs kaç model?" diye soruldugunda gayet ciddi bi sekilde "Son model abi/abla" denilmesi...
- Saticilarin hiç tanimadiklara kisilere "Sana su kadara olur abi" demeleri...
***
Ögrenci degisim programi ile istanbula mimar sinan üniversitesine gelen iki azeri bardak (azerice hatun demek) beyoglunda gezmeye cikiyorlar, ara sokaklara dalan soz konusu bardak kisiler bir sure sonra kaybolduklarini anliyarak bulduklari bir polise memur bey biz azdik, diyorlar akabinde olaylar gelisir bardak kisiler solugu karokolda alirlar ve arkadaslari tarafindan zar zor durum anlatilarak kurtarilirlar... dolayisi ile azmak = kaybolmak
***
bakiniz mobil telefona ulasilamadigi zaman nasil bir derleme ile karsilasiliyor: " aradiginiz nümreye zeng çatmir.tilifon ya söndürülür ya da eat dairesi haricindedir.hayis edirik biraz sonra zengeyleyesiniz."
***
eti'nin azerbeycandaki reklami
( lütfen melodisiyle okuyun )
bir sormacam var balalar / gaydi gaptir gaptir /
çaya gaamaltiya gatar / dimeli nedir nedir /
miskimit denince ahla / tamam sindi gaptim /
heman onun adi düser / eti eti eti
***
Uluslararasi ölçekte bir kadin arastirmasi yapan sosyolog, dünyanin çesitli ülkelerinde kadinlara bir soru sormus. Kocanizi baska bir kadinla yakalarsaniz ne yaparsiniz??? Soruya ülkelere göre verilen yanitlar ise söyle olmus:
Isveçli : Neyimi begenmedigini sorarim.
Rus : Evi terk ederim.
Fransiz : Sesimi çikarmam, sevgilime gider beni teselli etmesini isterim.
Italyan : Kadini vururum.
Ispanyol: Kocami vururum.
Yunanli : Her ikisini de vururum.
Türk : Benim kocam yapmaz!
***
Adamın biri arabasıyla giderken yolda bir yolcu alır arabaya.... adam arka tarafa biner şoför... eee hemşerim kimsin nereye gidersin...der.... yolcu ben Azrailim..canını almaya geldim der. şoför alaycı bir tavırla sen mi Azrailsin der..yaw senin gibi Azrail olurmu hiç der.... yolcu sakin bir tavırla sen daha önce Azrail gördünmüde tarif ediyorsun der... ve ekler yolcu....inanmadın bana öylemi der... .şöför - inanmadım tabii der yolcu - o zaman 200 metre ileride bir adam daha alacaksın der gerçekten de adamın dediği gibi şöför 200 metre ilerde bir yolcu daha alır.. Ama yolcu ön tarafa oturur...olaylar bundan sonra daha da enteresanlaşır Şoför yanındakine...- ee sen klimsin nereye gidersin der.... öndeki- abi ben merkezde biryerde indirirsen çok sevinirim adım felanca der. Şoför - yaw şu arkadaki adam bana Azrailim diyo görüyonmu şu herifi hem iyilik ediyoz hemde dalga geçiyor zibidi der.... öndeki arkaya bakar ama kimse yoktur.... öndeki - abi arkada kimse yokki Şoför hışımla arkaya bakar ve - körmüsün be adam arkada oturuyor ya der öndeki arkaya bir daha bakar ve - abi senin kafan iyimi yoksa dalga mı geçiyorsun der... bu sefer arkadaki söze girer....- gördünmü der öndeki beni ne duyabilir nede görebilir der şoföre. Şoför bir anda dizlerinin bağı çözülür beti benizi atar... .Arkadaki şoföre...- hadi der arabayı kenara çek 2 rekat namaz kıl canını alacam der Şoför ağlamaklı çaresiz bir şekilde arabayı kenara çeker ve iner arabadan Sonra.... sonra ne olmuş biliyormusunuz????? -adamlar arabayı aldığı gibi kaçmışlar...(Gerçek Olay)
***
Turkish for foreign business people
Before beginning something - INSALLAH
Just at beginning - BISMILLAH
When surprised - ALLAH ALLAH
When gave up - EYVALLAH
To go to the end - YA ALLAH
Promise - VALLAH BILLAH
Self confidence - EVELALLAH
Fully motivated - ALIMALLAH
Bored - FESUPHANALLAH
More bored - HASBINALLAH
Give up - ILLALLAH
Great inspiration and motivation - ALLAH, ALLAH, ALLAH
Succeeded - MASALLAH
At failure - HAY ALLAH
When we want to sound modest - ESTAFURULLAH
***