Menemen Olayını Unutmayın

Emin Çölaşan (Hürriyet) - 22.12.2006

ADI Mustafa Fehmi Kubilay. Baba adı Hüseyin, ana adı Zeynep. Giritli bir ailenin çocuğu. 1906 doğumlu. Kubilay bir öğretmen. Cumhuriyet öğretmeni. 1930 yılında İzmir'in Menemen İlçesi'nde askerlik görevini yapıyor. O sırada 24 yaşında.


23 Aralık 1930 sabahı, bundan tam 71 yıl önce, Menemen'de tuhaf bir şeyler oluyor. Sabahın erken saatlerinde dördü silahlı altı kişi, belediye meydanında tekbir getirerek gezinmeye başlıyor. Hepsi çember sakallı. Başlarında sarık, sırtlarında cüppe var.


Ortalıkta dolanan altı kişi, ‘‘Biz şeriat ordusuyuz'' deyip Müftü Camii'ne giriyorlar. Elebaşıları olan Derviş Mehmet, camide namaz kılanlara kendini ‘‘Mehdi'' olarak tanıtıyor ve dini korumaya geldiklerini söylüyor. Arkalarında 70 bin kişilik Halife ordusu olduğunu, öğle saatlerine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini tebliğ ediyor!


Derviş Mehmet isimli sapık ve arkasındaki yobazlar, camideki yeşil bayrağı alıp uzun bir sopaya takıyorlar. Yoldan geçen birine meydanda bir çukur kazdırıp bayrağı oraya dikiyorlar. Yobazlar bayrağın çevresinde dönmeye, tekbir getirmeye, zikretmeye başlıyorlar... Ve bağırıyorlar:


‘‘Şapka giyen káfirdir. Yakında yine şeriata dönülecektir. Bize kurşun işlemez.''


İşin acı yanı, Menemen ahalisinden bazıları bunlara alkış tutuyor!


***


Olaylar ilçedeki askeri birliğe duyuruluyor. Alay komutanı, yedeksubay Kubilay'ı bir manga askerle birlikte olay yerine gönderiyor. Kubilay ve askerlerin silahlarında mermi yok. Süngü takıp olay yerine gidiyorlar.


Kubilay, askerlerini meydan girişinde bırakıyor ve yobazlardan teslim olmalarını istiyor. İşte bu anda yobazlardan biri ateş ediyor.


Kubilay yaralanıp yere düşüyor. Ayağa kalkıp cami avlusuna doğru kaçıyor, ama orada tekrar yere düşüyor. Çevredeki kalabalık paniğe kapılıp kaçışıyor.


Derviş Mehmet ve arkadaşları, işte o anda Kubilay'ın başına çöküyorlar. Mehmet, çantasını açıp testere ağızlı bağ bıçağını çıkarıyor...


Ve yaralı yedeksubay Kubilay'ın başını orada kıtır kıtır kesip gövdesinden ayırıyor.


Kin ve nefret gözlerini öylesini bürümüş ki, kesik baştan akan kanı içiyorlar. Saçlarından tuttuğu kesik baş, şimdi Derviş Mehmet'in elindedir.


Yeşil bayrağın sopasına kesik başı dikmeye çalışıyorlar, ancak bir türlü başaramıyorlar. Bunun üzerine birileri kendilerine ip getiriyor. Kesik baş, yeşil bayrağın dikili olduğu sopaya iple bağlanıyor.


***


Bütün bunlar olurken yine tekbirler getirilmekte, ‘‘Ey ahali din elden gidiyor'' çığlıkları Menemen'de yankılanmaktadır.


Silah seslerini duyan bir mahalle bekçisi olay yerine koşarak yetişir. Bekçi Hasan, ateş edip yobazlardan birini yaralar. Hemen ardından yobazlar ateş edip Hasan'ı orada şehit ederler. Arkadaşının yardımına koşan bekçi Şevki de yobazların açtığı ateş sonucu şehit düşer.


Birkaç dakika içinde üç şehit verilmiş, bir baş kesilmiştir.


Yobazlar mutludur! Kubilay'ın kesik başı, yeşil bayrağın sopası üzerinde sallanmaktadır. İşte bu aşamada asker olay yerine yetişir. Komutan ‘‘Teslim olun'' diye bağırır. Yobazların yanıtı kesindir:


‘‘Bize kurşun işlemez.''


Askeri birlik ateş eder. Yobazlardan bazıları orada yere serilirken, bazıları kaçar. Daha sonra hepsi birden yakalanır.


***


Menemen olayı, genç Cumhuriyet rejiminin 1925 yılındaki Şeyh Sait isyanından sonra tanık olduğu ikinci önemli irtica olayıdır.


Hükümet sıkıyönetim ilan eder. General Mustafa Muğlalı başkanlığında bir Harp Divanı kurulur. Olaya doğrudan veya dolaylı katılan bütün sanıklar Menemen'de yargılanır. 18 gün süren yargılama sonucunda karar açıklanır:


40 kişi sorumsuzluğu nedeniyle salıverilir, 27 sanık beraat eder, 41 suçlu çeşitli hapis cezaları alır.


36 kişiye idam cezası verilir.


Ancak bazılarının yaşı küçük olduğundan, onların ölüm cezaları ağır hapse çevrilir.


***


28 sanık, 3 Şubat 1931 gecesi Menemen'de idam edildi. Yobazlardan bazıları, yedeksubay Kubilay'ın başının kesildiği yerde asıldı.


Bir sanık sehpaya götürülürken kaçtı. İki hafta sonra yakalandı ve ertesi gün idam edildi. Olayın hemen ardından Menemen'de devrim şehidi iki bekçi ve Kubilay adına anıt dikildi. Anıtın üzerinde şöyle yazar:


‘‘İnandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz.''


***


Atatürk, Menemen olayına çok kızdı. Söylentiye göre, Menemen'in haritadan silinmesini emretti. Daha 10 yıl önce Yunan işgali altında inleyen bir ilçede yobazların yaptığı ve halktan bazılarının bu yobaz sürüsüne arka çıkması, onu çileden çıkarmıştı.


O dönemde ortada kararlı bir devlet vardı. Savaştan yeni çıkmıştık, güçsüzdük, olanaklar yetersizdi. Ama devletin ve Cumhuriyet rejiminin onuru, ilkeleri ve inancı vardı... Çünkü ülkeyi Mustafa Kemal Atatürk gibi bir devlet adamı ve onun devrimci kadroları yönetiyordu.


Nitekim mahkeme derhal kuruldu, yargıladı ve gereken cezaları verdi.


Şimdi bir düşünün bakalım, aynı durum bugün olsa acaba ne yapılır?


Bugün Menemen irtica olayının 71. yıldönümü. Yılanın başı aradan geçen 71 yıla karşın ülke genelinde ezilmedi. Unutmayın, yılan pusuda bekliyor.