Fıkralar

1999

avukat, müvekkiline telgraf çekti: "basiniz sagolsun. karinizin gömülmesini mi, mumyalanmasini mi, yoksa yakilmasini mi saglayalim?" ertesi gün cevap geldi:

"emin olmak isterim. her üçü de yapilsin."


***


"heey dostum iyi haberlerini aldim, evlenmissin!!"

"evet bu 4. oldu" "onceki ücüne ne oldu peki?"

"ücü de öldü.."

"yapma ya.. cok uzuldum.. nasil oldu peki?"

"ilk karim yedigi mantarlardan zehirlenerek öldü"

"bu korkunc bisey.. peki ya ikincisi?"

"o da mantar zehirlenmesinden öldü"

"tanrim ne kaderin varmis senin... ya ücüncüsü? yoksa o da mi..."

"hayir hayir.. o boynu kirilarak öldü"

"anliyorum.. kazaydi yani.."

"hayir... mantarlari yemedi.... "


***


yamyam baba-ogul balta girmemis ormanda dolasirken nehirde yikanan genç ve çok güzel bir kadin görürler. ogul sorar:

-ne dersin baba, yiyelim mi onu?

baba bir an düsündükten sonra:

-hayir, bunu eve götürür, onun yerine anneni yeriz!


***


las vegas'ta harika otellerden birinin gece kulübünde sihirbaz nefis bir gösteri yapmis.. arka sirada oturan bir bey bagirarak sihirbaza o numarayi nasil yaptigini sormus.. "söyleyemem!" demis sihirbaz," ögrenirseniz sizi öldürmek zorunda kalirim!.. kisa bir duraklamadan sonra "tamam.." demis adam, "o zaman karima söyleyin!"


***


bir adam sabah yururken ilginc bir cenaze kafilesi farkeder; onde giden kopekli bir adam, arkasinda bir tabut ve 10 metre arkadan gelen bir başka tabut ve tek sira olmus yaklasik 200 adam. tuhafina gider. kafilenin basindaki adam kuskusuz cenazenin sahibidir, yanina yaklasir ve sorar;

- "beyefendi, bu uzuntulu gununuzde hatirlatmak istemem ama olenler neyiniz oluyor?" adam yanitlar

- "ondeki karim arkadakide kayinvalidem."

- "vah vah basiniz sagolsun. nasil oldu?"

- "kopegim karima saldirip oldurmus. kayinvalidemde karima yardima gelmis onu da oldurmus." adam biraz dusundukten sonra sorar;

- "beyefendi kopeginizi odunc alabilir miyim?"

- "siraya gec."


***


Koleler ciftlikten kacarken sihirli lamba bulmuslar ve cini lambadan cikarmislar.Cin 10 zenciye sormus: Dileyin benden ne dilerseniz. Birer dilek dileme hakkiniz var. 1. zenci 'beyaz olmak istiyorum' demis, olmus. 10. zenci tebessum etmeye baslamIs. 2. zenci de beyaz olmak istedigini soylemis, olmus. 10. zenci sIrItmaya devam etmis. 3. zenci de beyaz olmus diledigi dilegiyle... 10. zenci kIkIrdamaya baslamIs. 4. zencinin de istegi aynI... 10. zenci gulmeye devam... 5,6,7,8 derkeeen 9. zenci de beyaz olma yonunde istegini kullanmIs. sIra 10. zenciye gelmis ama adam yerlerde... Gulmekten geberiyor. Cin istegini sormus... Adam nefes almaya firsat buldugu bi ara istegini garip bir bogurtu ile belirtmis: "HEPSINI ZENCI YAP!".


***


98 dünyakupasini FRANSA milli takiminin kanzandigini gören Fatih Terim hemen ilk uçakla fransaya fransanin hocasindan taktik almaya gider.Fatih hoca,fransanin hocasina "ya hocam siz nasil sampiyon oldunuz özel bir yöntem mi kullaniyosunuz" der. Bunun üzerine fransa milli takimini hocasi "Yo hayir. Ben sadece futbolcularima zeka testi uyguluyorum.Bakin" der ve Fransa milli takiminda forma giyen Zidane i yanina çagirir ve söyle der "Zidane senin ananin babanin çocugu ama kardesin degil, kim bu?" der. Zidane da "Benim, hocam"der. Fatih Terim de ayni seyi kendi futbolcularinda uygalamaya karar verir ve Istanbula geri dönüp Hakan Sükürü yanina çagirir ve

"Hakan senin ananin babanin oglu ama kardesin degil,kim bu?" der, Hakan da

"Hihi bi dakka hocam gidip bi Hagi ye sorayim hihi" der. Hagi ye gidip

"Hagi senin ananin babanin oglu ama kardesin deil,Kim bu?" der Hagi de

"benim tabiki" der. Bunun üzerine Hakan sükür Fatih hocaya döner ve "Hagiymis hocam" der..

Fatih terim de "Saçmalama oglum ne hagi si.. Zidane" der..


***


Bir Yüzbasi ile emir eri bir trende yolculuk ediyorlar. Ayni kompartmanda çok alimli bir kiz ile annesi de var. Baska kimse yok. Bu iki grup birbirlerini tanimasa da yolculuk sirasinda tanisiriz diye çok yakin oturmuslar. Derken tren bir tünele giriyor, ortalik karariyor. Bir öpücük sesi ve ardindan -sirraaak- çok siddetli bir samar sesi duyuluyor. Tren tünelden çikiyor. Herkes saskin ne oldu diye birbirine bakiyor. Genç kiz düsünüyor; (Benim yerime annemi öperlerse, iste böyle samari yerler..)

Kizin annesi düsünüyor; (Helal benim kiza, öpüldü ama, hemen samari yapistirdi..)

Yuzbasi düsünüyor; (Ulan asker kizi öptü, samari ben yedim...)

Asker gülümsüyor; (Intikamimi aldim daa. Havaya bir öpücük yüzbasiya bir samar!!)


***


Yavru kutup ayisi babasinin yanina gelip sormus

-Baba ben gercekten kutup ayisi miyim?

-Elbette yavrum nereden cikardin bunu?

-Allah Allah?!.. deyip gitmis yavru ayi.

Bu sefer annesinin yanina gitmis ve sormus,

-Anne ben gercekten kutup ayisi miyim?

-Tabii evladim kutup ayisisin.

-Yani sen babami hic aldatmadin degil mi, ben gercekten babamin ogluyum.

-O ne bicim soz, baban duymasin ikimizi de oldurur.

yine Allah Allah?!.. deyip, yeniden babasinin yanina gitmis yavru ayi. bir daha sormus yaa baba Allah askina doru sole bak beni evlatlik falan almadiniz degil mi? yani ben sizin oz oglunuzum. Baba dayanamamis artik oglum sen manyak misin dedim ya sana bizim oglumuzsun diye, hem sen neden ikide birde soruyorsun ki bunu? yavru ayi:

-Donuyorum anasini satayim donuyoruuuum yaaaa...


***


FBI eleman alimi icin duyuru yapar. Uc kisi basvurur. FBI binasinda adaylarin hepsiyle tek tek gorusmeler yapylmaktadir. Ilk adam iceri alinir ve su sorular sorulur. "Karini seviyormusun?" "Evet, efendim" "Ulkeni seviyormusun?" "Evet , efendim" "Pekala , biz karini da getirdik.Su an yan odada." der ve masanin uzerine bir tabanca koyar. "Simdi odaya gir ve karini oldur!" Adam silahi alir yan odaya gecer.5 dakika hic ses duyulmaz. Adam tekrar ilk odaya geri doner.Kravati gevsemis,ter icinde kalmistir. "Yapamiyacagim efendim." der ve orayi terk eder. Ikinci adam iceri alinir. Ayni sorular sorulur.ayni yanitlar. Ve ona da iceri girip karisini oldurmesi soylenir.Adam yapamayacagini soyler ve ayrilir. Son adam girer. Ayni sorular.Ayni cevaplar. Ona da iceri girip karisini oldurmesi soylenir. Adam iceri girer.5-10 saniye sonra icerden silahsesleri gelmeye baslar. BAM,BAM,BAM,BAM,BAM,BAM .... Derken kisa bir sessizlik ve ardindan gurultulu bir cam kirilmasi duyulur. Adam iceri girer , biraz terlemistir. FBI personeli sorar "Ne oldu ?" Adam cevaplar.. "Efendim bana verdiginiz silah kurusiki cikti, o yuzden onu pencerden asagiya atmak zorunda kaldim"


***


Yahudinin biri, pazara, topal esegini satmak için götürür, fakat aliciyi kandirsin diye, esegin tirnagina bir çivi çakar, esege bir Kayserili müsteri çikar.Kayserili ayaktaki çiviyi görur, içinden "Çiviyi çikaririm, esek düzelir!" der, parayi verir, esegi alir.

Yahudi ertesi gün sagda solda övünür :

-Siz Kayserililer açikgözüz, diye övünürsünüz, esek anadan dogma topaldi, o çiviyi ben çaktim, aliciyi aldattim! Duyanlar esegi alan Kayseriliye kosup, anlatirlar.Kayserili elini dizine vurur :

-Tüh yahu, verdigimi para sahte olmasaydi, bayagi kaziklanmistim!


***


Hayvan sever bir kekeme bir gun Topagacinda yururken yolun ortasinda bir at olusu gorur ve hemen karakola telefon eder. Polise - bbuuuuuurrrrddaaa biiiiirrrr aaattt ollluussuu vaaaaarrrr der polis nerede diye sorar. Kekeme anlatmaya calisir. -Tooooooppp polis "Topkapida mi?" der -Haaaayyyiiiiiirrr polis sinirlenerek telefonu kapatir. 5 dakika sonra kekeme tekrar arar ve: -bbuuuuuurrrrddaaa biiiiirrrr aaattt ollluussuu vaaaaarrrr der polis tekrar nerede diye sorar. kekeme: -Toooooooopp diye baslar. Polis yine sinirlenerek telefonu kapatir. Kekeme bir saat boyunca her bes dakikada bir arar ayni seyleri soyler ve sonunda polis telefonu kapatir. Aradan 2 saat gecer ve bu sure icinde kekeme hic aramaz, Polis tam kurtuldum diye dusunurken kekeme tekrar arar ve - bbuuuuuurrrrddaaa biiiiirrrr aaattt ollluussuu vaaaaarrrr der. polis tekrar sorar nerede Topkapida mi? Kekeme soyle der; Ooorrrraaaaayyyyyyaa ggooooootttuuuuurrrddduuummm!


***


Bir adam ucagiyla Afrika'nin uzerinde gezerken birden ucagi arizalanir ve ormanlik bir alana duser.Adam ne yapayim ne yapayim diye dusunurken birden bir Afrika kabilesinin ona dogru yaklastigini gorur.Adam icinden "Iste simdi boku yedik" der.O anda dusuncesinde Nur yuzlu dedenin sesini duyar.- Hayir evladim boku yemedin.- Peki ne yapmam gerek.- Suradaki mizragi goruyor musun?- Evet.- Al onu ondeki renkli giysili adamin tam kalbine batir.Adam mizragi alir ve adamin tam kalbine batirir.- Evladim iste simdi boku yedin.


***


Doktor telefonda yakaladigi hastasina :

-Tahliller belli oldu, demis.Sana bir kötü, bir daha kötü haberim var

-Nedir kötü haber?

-Maalesef bir günlük ömrünüz kaldi.

-Peki daha kötü haber nedir?

-Size 24 saattir ulasmaya çalisiyorum, ancak buldum...


***


Karadenizli bir bilim adami pirelerle deney yapiyor.Pireye sicra diyor. Pire sicriyor. Zipla diyor: Pire zipliyor. Pirenin kanatlarini kopariyor ve zipla diyor. Zipliyor.

rapor 1: Pire kanatlari koparimis olarak zipladi.

Bu defa ayaklarini kopariyor ve zipla diyor hareket yok. Bir daha zipla diyor yine hareket yok . Adam yaziyor.

Rapor 2: Pirelerin ayaklari kopunca kulaklari duymuyor.


***


Adamın birisi şehirlerarası yolcu taşımacılığında kullanmak üzere Ford minibüs satın alır. İlk sefere çıkacağı gün çok heyecanlıdır. Yolcuları tepelemeye doldurur ve yola çıkar. Fakat minibüsü öyle hızlı kullanmaktadır ki minibüsün en arka koltuğunda oturan 60 yaşlarında bir ihtiyar amca şoföre:

-"Yavrum biraz yavaş gitsene kaza yapacaksın." deyince şoför heyecanla,-"Beybaba sen Ford minibüsü bilir misin?" der.

İhtiyar adam "Hayır bilmiyorum" deyince şoför

" O zaman otur yerine bir daha işime karışma" der. Neyse seyahat bu şekilde devam eder. İleride keskin bir virajdan 120 Km hızla dönünce uçuruma yuvarlanmaktan son anda kurtulurlar.Bu arada minibüsteki yolculardan orta sıralarda oturmakta olan orta yaşlı bir kadın:

-"Şoför bey rica ederim yavaş git, evde çoluk çocuğumuz bekliyor" deyince şoför kadına

-"Abla sen Ford minibüsü bilir misin?" deyince kadın "hayır nereden bileyim" der. Şoför bunun üzerine "O zaman sus, bana müdahale etme" der.

Yola devam ederler.Artık minibüs öyle süratli gitmektedir ki herkesin yüreği ağzında şoförün insafa gelmesini bekler. Şoförün sağında oturan adam dayanamayıp:

-"Şoför Bey, yavaş gitsene canına mı susadın" deyince şoför:

-"Abi sen Ford minibüsü bilir misin?" deyince, adam:

-"Evet ulan biliyorum ne olacak! der. Bunun üzerine şoför heyecan içerisinde

-"İyi o zaman çabuk söyle bunun freni nerede ???


***


Okyanusta büyük bir gemi hızla ilerliyorken, bir an gemi kaptanı herkesi güverteye çağırmış. Herkes güverteye toplanınca:

- "Size bir kötü bir de iyi haberim var" demiş. "Hangisi ile başlayayım?"

- "İyi olanla" demiş yolcular...

- "11 dalda oscar kazanacağız..."


***


Adam doktora gider :

-Doktor bey, galiba karimda isitme kaybi basladi. Ne yapabiliriz?

Doktor :

-Eve gittiginiz zaman, karinizin arkasinda, biraz uzakta durun. Normal bir sesle ona soru sorun. Eger sizi duymazsa biraz daha yaklasin ve sorunuzu tekrarlayin. Hangi mesafede duydugunu tesbit edelim, ona gore bir tedavi uygulariz.

Adam eve doner. Karisi mutfakta yemekle ugrasmaktadir. Adam mutfagin kapisinda durur ve normal bir sesle :

-Hayatim, ne yiyoruz bu aksam? diye sorar.

Karisi cevap vermez. Adam bir iki adim atar ve bir kez daha sorar :

-Hayatim, ne yiyoruz bu aksam?

Karisi yine cevap vermez. Adam kadinin dibine kadar gelir ve tekrarlar :

-Hayatim, ne yiyoruz bu aksam?

Karisi cevap verir :

-Uctur kofte diyorum! ya!


***


Allah'im, ne olursun çayim kurumadan yagmurunu Yagdirma demiş.Çay kurudu kuruyacak, akşamüzeri, Son yarim saatte yagmur yagmis,çürümüş tüm çay . Sabah Olmus, ahıra gitmis. Bir de bakmis ki eşegi de ölmüş. Zaman geçmiş, Ramazan ayi gelmiş. İlk gün Niyetlenmiş Rizeli;İftara yarim saat kala bir Sigara çikartip yakmiş. İlk nefesini şöyle bir güzelce Çekmis ve gökyüzüne bakarak üflemiş. Nasil, illet oluyorsun şimdi degil mi demiş ve Eklemiş; Eşegi de kurbana saymazsam şerefsizim............


***


Mahallenin iki afacan kardesi tüm mahalleliyi biktirmis. Sürekli ana-babalarina sikayet geliyor mahalleliden. Kirilan camlarin, kuyruguna teneke baglanan kedilerin,lastigi indirilen arabalarin sorumlusu hep afacan kardesler. Ana-babasi usanip bu durumdan kilisenin papazina anlatirlar durumu ve yardim isterler. Papaz "gönderin çocuklari konusayim" der. Çocuklari gönderirler. Papaz önce büyük oglani çagirir. "Söyle bakiim evladim,Tanri nerede?". Çocuk susar. Papaz tekrar sorar:"evladim söylesene Tanrimiz nerede?". Çocuk susmaya devam eder. Papaz israrla sormaya devam eder, çocuk susmaya.. Sinirlenir Papaz,"konussana be çocuk nerde Tanri?". Çocuk aniden firlar,kiliseden kosarak kaçiyorken seslenir kardesine "kaçalim çabuk!". Eve giderler,odalarina çikip kapiyi iyice kapatirlar,küçük oglan sorar büyügüne "neden kaçiyoruz?" Büyük yanitlar:

"iste simdi hapi yuttuk, Tanri kaybolmus bizden biliyorlar!!!"


***


İki Yahudi arkadaş, piyasayı araştırmışlar ve o sene haki renkteki kumaşın moda olacağını öğrenmişlerdi. Bütün varlıklarını paraya çevirdiler.Piyasadaki bütün haki kumaşları satın aldılar. Depoları bu renkteki kumaşlarla doldu ancak kimsenin bu kumaşlara talip olmadığı görüldü. İki kafadar artık iflasın eşiğine gelmişlerdi. Moiz ve Aron dertli dertli oturuyorlardı. Artık bıçağın kemiğe dayandığı bir gün kapı çalındı ve içeriye bir albay girdi: "Siz de dedi haki renkte kumaş var mı?"

Kulaklarına inanamadılar. Hemen atıldılar: "Evet albayım var, gösterelim" dediler. Albay, dikkatle kumaşları inceledi. "Çok beğendim", dedi. "Bu sene askerlere 200.000, subaylara 50.000 adet haki renkte elbise yaptıracağız. Ancak tabii ki benim tek başıma beğenmem yetmez. Generalimin de oluru lazım. Bana bir parça numune verin. Yarın öğlen 12'ye kadar telgraf çekersem iptal ederim. Eğer telgraf gelmezse kumaşları kesip imalata başlayabilirsiniz." O gece bitmek bilmedi. Kimi zaman ümitlendiler, kimi zaman "ya iptal olursa" diye düşündüler.

Ertesi gün saat 11, 11.30, 11.45, gözleri yolda, korku ile postacıyı beklediler. Gelmesin diye dua ederek. 12'ye 5 kala postacı sokağın köşesinden gözüktü. "Belki bize gelmiyordur" diye ümitlendiler. Ancak postacı gelip kapılarını çaldı. Moiz, büyük bir kederle koltuğa çöktü. Aron da çaresiz kapıyı açtı. Postacının elinde bir telgraf vardı. Aron titreyen elleri ile telgrafi açtı, okudu ve sevinçle seslendi:

"Müjde Moiz, baban ölmüş!.."


***


Katolik mahallenin papazı, o kiliseye gelişinin 25. yıldönümü şerefine verilen bir yemeğe davetliydi. Onuruna bir konuşma yapması için kasabanın ileri gelenlerinden bir politikacı seçilmişti. Aynı zamanda bir kongre üyesi olan politikacı trafik nedeniyle yemeğe geç kalmıştı. Herkes sıkıntıyla beklerken papaz bir konuşma yaparak sessizliği dağıtmak istedi. "Bildiğiniz gibi, günah çıkarırken söylenenler asla açığa çıkarılamaz" diye başladı papaz, "Ancak size burada duyduğum ilk itirafı anlatmak istiyorum. Tabi kim olduğu hakkında bir ipucu vermeyeceğim, ama bu kasaba hakkındaki ilk izlenimlerimi anlatmak için bahsetmek istiyorum. 25 yıl önce buraya ilk geldiğimde bana günah çıkarmak için gelen ilk kişi yüzünden buranın korkunç bir yer olduğunu düşünmüştüm. Bu kişi bana bir TV çaldığını, yolda onu durduran polisi öldürdüğünü, zimmetine para geçirdiğini ve patronunun karısıyla ilişkisi olduğunu itiraf etmişti. Şaşkına dönmüştüm! Fakat zaman geçtikçe onun buradaki en kötü insan olduğunu ve kasabanın geri kalanının son derece iyi, namuslu ve dürüst insanlardan oluştuğunu anladım ve burada kaldığım için çok mutluyum." Papaz konuşmasını tam bitirmişti ki, politikacı kan ter içinde yemeğe yetişti. Herkesten özür diledi ve hemen konuşmasına başladı. "Sevgili papazımızın buraya ilk geldiği günü hiç unutmam. Aslına bakarsanız, kendisine ilk kez günah çıkarmak şerefi de 25 yıl önce bana ait olmuştu."


***


Dogu illerindeki bir aganin en büyük zevki, kar üzerine çisiyle imzasini atmakmis. Bu nedenle kar yagmaya basladigi andan itibaren köyde hayvanlar dahil hiç kimse sokaga çikamazmis. Kar biraz kalinlasinca, aga sirtina kürkünü giyer ve köy meydanina gelirmis. Yaninda da en yakin yardimcisi Haso. Aga sirtini köye dogru döner sonra sorarmis: "Ula Hasso, ahali bakiy mi?" Hasso cevap verirmis: "Evet agam, hepisi de bir olmus, pencerelerden bakir." Aga çisiyle karin üzerine imzasini atarmis "Abdullah Cizrelioglu", sonra da bir nokta koyarmis ve sorarmis: "Hala bakirler mi?" "He agam, hem bakirler hem de çilgin gibim alkislirler." Her sene ayni tören sürermis. Aradan 7 yil gecmis. Aga yine kar tuttuktan sonra çikmis köy meydanina. Sormus Hasso'ya: "Ahali bakir mi?" "He agam bakirler, köpekler, kediler bile camdadir." Aga adini yazmaya baslamis "Abdullah" diye. "Cizreli" demis ki, kalakalmis, çünkü yas geregi prostat. Halka rezil olmak var. Alçak sesle Hasso'ya sormus: "Bakirler mi? "He agam bakirler de, sen ne diye durdin ögle?" Aga çaresiz "Ula gel yanima, arkani dön ahaliye, tamamla sunu" diye emretmis. Hasso bir an durmus, sonra çisini yapmaya hazirlanmis ve aganin kulagina egilmis : "Agam" demis, "Kirk yildir kafama vurdin salak dedin, sirtima vurdin aptal dedin. He bu kulun okumayi yazmayi sökemedi ki, ucuni tut da yazinin devamini sen yaz."


***


Jim ile Mary akıl hastanesinde iki hastadır. Bir gün hastanenin yüzme havuzunun etrafında dolaşırken Jim aniden suya atlayıp en dibe batar. Bunu gören Mary hemen ardından atlar ve dibe kadar yüzüp Jim'i kurtarır. Tabii Mary'nin bu kahramanca davranışı hastanede olay olur. Bunu duyan başhekim de Mary'nin artık iyileştiğini düşünüp, hastaneden derhal taburcu edilmesi emrini verir. İşlemler yapılır, belgeler çıkartılır, Başhekim ayni gün Mary'nin yanına gider: -Mary, sana bir iyi bir de kötü haberim var. İyi haberim, yaptığın kahramanca davranıştan ötürü anladık ki akli dengen tamamen yerinde ve böylece hastanemizden taburcu oluyorsun. Kötü habere gelince, kurtardığın hasta, Jim, intihar etmiş. Az önce odasının banyosunda kendisini asmış bulundu. Mary gayet sakin yanıt verir:

-O intihar falan etmedi ki.Ben astım kurusun diye.


***


Buyukce bir kopek agzinda bir torbayla kasap dukkanina girer. Agzindaki torbayi yere birakir, kasabin karsisina oturup bekler. "Bu da nesi" der kasap diger musterilerine bakarak. "Herhalde et alacak" der birisi. Kopek de tasdik eder : "hav" "Nasil et istiyorsun bakalim, kiyma, kusbasi, biftek?" "Hav" diye keser kopek kasabin sozunu. "Peki ne kadar?, bir kilo, iki kilo?" Tekrar "hav" sesi duyulur. Sasiran kasap siparisi sarar ve torbaya yerlestirirken, etin parasinin da torbada oldugunu gorur. Kopek dukkani terk ederken kasap meraktan catlayacagina kopegi takibe karar verir, dukkani da yardimcisina emanet eder. Kopek bir kac sokak otede bir apartmana girer, ucuncu kata cikar ve bir kapinin onunde durarak pencesiyle kapiya vurmaya baslar. Kapiyi kizgin bir adam acar ve baslar kopege bagirmaya... Izlemede olan kasap ortaya cikar ve adama ; "Dur bir dakika " der "Ne yapiyorsun?Gordugum en akilli kopek, ona niye bagiriyorsun?" Adam "Akilli mi?" der," bu hafta uc oldu, anahtarini yanina almayi unutuyor."


***


Amerikalilar yeni bir uçak gelistirmisler.Ve bu uçagi denemek icin Arabistan'a götürürler. Bir arap pilotunu uçaga bindirirler ve uçak havalanir. Arap pilotu uçagi kullanirken 4 motordan biri patlar.Göstergelerde "Don't panic.This is American technology" yazisi görülür. Pilot rahatlar. Daha sonra bir motor daha patlar ve göstergede ayni yazi görülür. Biraz sonra iki motor ayni anda patlar ve hiç motor kalmayinca arap pilot panikler. Tam bu esnada göstergelerde "Don't panic.This is American technology" yazisi görülür ve uçak kendi kendine rahat bir sekilde yere iner. Araplar sasirir ve kendileride böyle bir uçak yapmaya karar verirler. Yaptiklari uçagi Amerikalilara denetmek için bir Amerikan pilotunu uçaga bindirirler. Uçak kalktiktan birkaç dakika sonra bir motor patlar. Gostergelerde "Don't panic.This is Arabic technology" yazisi görülür. Birkaç dakika sonra 2. Motorun patlamasiyla ayni yazi göstergede görününce pilot "Ulan bizim uçagin aynisini taklit etmisler. Ne taklitçi adam yav bunlar" dedikten sonra kalan 2 motorda patlayinca uçagin kendiliginden yere inecegini düsünen pilot gostergede su yaziyi görür. "Don't panic.This is Arabic technology.Please repead after me; Eshedu enla ilahe illallah, ve eshedu..."


***


Bektaşi'nin biri her gün kasabada 'Her şey Allah'tan', 'Her şey Allah'tan' diye mırıldanarak dolaşır dururmuş. Bir gün kasabanın serseri delikanlılarından biri yine böyle mırıldanarak dolaşmakta olan Bektaşi'ye arkasından sessizce yaklaşmış, ensesine okkalı bir şaplak atmış. Canı fena halde yanan Bektaşi'nin pür hiddet dönüp kendisine ters ters baktığını görünce;

- Öyle ne bakıyorsun baba erenler demiş, hani her şey Allah'tandı.

- Tabii demiş Bektaşi, her şey Allah'tan da ben hangi deyyusu aracı ettiğine bakıyorum.


***


Papaz, yeni evlileri takdis etmeden önce adet oldugu üzere kilisede bulunan davetlilere sordu:

- Aranizda bu evliligi dogru bulmayan var mi varsa ya simdi söylesin ya da sonsuza kadar sussun...

Bir ses:

- Ben.

Papaz, sesin geldigi tarafa bakarak:

- Sana sormuyorum, sen damatsin.


***


Adamin birisi Afrika'da safariye çikarken yanina minik köpegini de almis. Minik köpek bir gün ormanda dolasip, kelebekleri kovalar,çiçekleri koklarken kayboldugunu fark etmis. Ne yapacagini düsünürken bir de bakmis ki karsidan bir leopar geliyor ve belli ki günlük yiyecegini ariyor. "Simdi basim dertte" diye düsünmüs minik köpek. Etrafina bakmis yerde kemik parçalarini görmüs. Hemen arkasini leoparin geldigi yere dönerek kemikleri kemirmeye baslamis, bu arada da arkadaki hareketi kestirmeye çalisiyormus. Leopar tam saldiracakken minik köpek kendi kendine konusmus; "Ne kadar lezzetli bir leoparmis. Acaba etrafta bundan bir tane daha var mi?" Bunu duyan leopar bir anda donmus kalmis ve en yakindaki agaca tirmanmis. "Tam zamaninda kurtardim yoksa bu köpege yem olacaktim"diye düsünmüs. Bütün bunlar olup biterken bir baska agacin üstündeki bir maymun olanlari izliyormus. Bildiklerini kullanarak bundan sonra leopardan kurtulabilecegini düsünmüs. Leoparin yanina giderek neler oldugunu anlatmis.. Leopar çok sinirlenmis ve maymuna "Atla sirtima, gidip sunu yakalayalim"demis. Ancak minik köpek neler oldugunu ve leoparin sirtinda maymunla birlikte süratle kendisine yaklastigini fark etmis. "Simdi ne yapacagim" diye düsünürken, kaçmaya tesebbüs etmemis. Bunun yerine arkasini leoparin geldigi yöne dönerek, kemikleri kemirmeye devam etmis. Tam leopar saldiracakken yine kendi kendine konusmus; "Bu aptal maymun nerede kaldi? Yarim saat önce bir leopar daha getirsin diye gönderdim hala haber yok!"


***


Macera pesinde kosan iki arkadas bir gece çok büyük bir mezarlikta uyumaya karar vermisler. Hava biraz sisliymis. Sonunda uyuyacaklari yeri bulmuslar. Gece yarisini geçerken büyük bir gürültüyle firlamislar, ikisi de deli gibi korkmus ama isin ucunda erkeklige leke sürmekte istememisler. Sese dogru ilerlemisler, sesin oldugu yerde bir amca çökmüs, bir mezar tasina çekiçle bir seyler yaziyormus. Bizim kahramanlar müthis rahatlamislar. Adama yaklasip: "Yahu bu saatte çalisilir mi?, seni hayalet sandik ödümüz patladi.." Adam kafasini kaldirmis ve gençleri süzdükten sonra sinirli sinirli homurdanmis : "Adimi yanlis yazmis gerizekalilar.."


***


Genç adam Tanrıya milyonlarca yılın O'nun için ne ifade ettiğini sorduğunda Tanrı cevap vermiş: "Bir milyon yıl benim için sadece senin bir saniyen gibidir."

Bunun üzerine genç adam Tanrıya milyonlarca liranın O'nun için ne ifade ettiğini sormuş ve Tanrı cevap vermiş: "Bir milyon lira benim için sadece senin bir kuruşun gibidir."

Genç adam tüm cesaretini toplamış ve Tanrı'ya: "Tanrım, senin kuruşlarından birini alabilir miyim?"

Tanrı gülümsemiş ve cevap vermiş: "Tabii, bir saniye..."


***


Cok soguk bir kis gunu padisah, tebdili kiyafet gezmeye karar vermis. Yanina bas vezirini alip yola cikmis... Bir dere kenarinda calisan yasli bir adam gormusler.. Adam elindeki derileri suya sokup, doverek tabakliyormus. "Padisah", "ihtiyari" selamlamis.

"Selamunaleykum ey piri fani..."

"Aleykumselam ey serdar'i cihan..."Padisah sormus.

"Altilarda ne yaptin ?"

"Altiya alti katmayinca, otuz ikiye yetmiyor..."

Padisah gene sormus. "Geceleri kalkmadin mi ?"

"Kalktik...Lakin, ellere yaradi..."

Padisah gulmus. "Bir kaz gondersem yolar misin ?"

"Hem de ciyaklamadan..."

Padisahla bas vezir adamin yanindan ayrilip yola koyulmuslar.

Padisah bas vezire donmus. "Ne konustugumuzu anladin mi ?"

"Hayir padisahim..."

Padisah sinirlenmis. "Bu aksama kadar ne konustugumuzu anlamazsan kelleni alirim."

Korkuya kapilan bas vezir, padisahi saraya biraktiktan sonra telasla dere kenarina donmus. Bakmis adam hala orada calisiyor...

"Ne konustunuz siz padisahla... ?"

Adam, bas veziri soyle bir suzmus. "Kusura bakma. Bedava soyleyemem. Ver bir yuz altin soyleyeyim.."

Bas vezir, yuz altin vermis. "Sen padisahi, serdar'i cihan, diye selamladin. Nereden anladin padisah oldugunu... ?"

"Ben dericiyim. Onun sirtindaki kurku padisahtan baskasi giyemezdi.."

Vezir kafasini kasimis. "Peki, altilara alti katmayinca, otuz ikiye yetmiyor ne demek..."

Adam, bu soruya cevap vermek icin de bir yuz altin daha almis."

Padisah, alti aylik yaz doneminde calismadin mi ki, kis gunu calisiyorsun,diye sordu. Ben de, yalnizca alti ay yaz degil, alti ay da kis calismazsak, yemek bulamiyoruz dedim."

Vezir bir soru daha sormus... "Geceleri kalkmadin mi ne demek ?"

Adam bir yuz altin daha almis. "Cocuklarin yok mu diye sordu..Var, ama hepsi kiz. Evlendiler, baskasina yaradilar, dedim..."

Vezir gene kafasini sallamis. "Bir de kaz gonderirsem dedi, o ne demek..."

Adam gulmus. "Onu da sen bul..."


***


Mose, Kudüs sokaklarında umutsuzca park yeri bulma umuduyla gezerken, çok önemli bir iş buluşmasına geç kalmak üzereydi. Dakikalar ardı ardına ilerlerken Mose umudunu tamamen kesmiş bir şekilde durur ve *gökyüzüne bakarak:* "Tanrım, önümüzdeki beş dakika içinde bir park yeri bulusam yemin ediyorum bundan sonra hep Kaser (dine uygun gıda) yiyeceğim, Shabat'a (kutsal günler) uyacağım, Yom-Kippur (oruç) tutacağım hatta ! *tüm kutsal şeylere saygı duyacağım...*" der. İşte o an bir mucize gibi hemen önünde bir araç hareket eder ve park yeri boşalır ! *Mose tekrar gökyüzüne bakar ve:* "Sen zahmet etme tanrım, tamam ben buldum." der.


***


Bir mühendis ölmüs ve büyük bir yalnislik sonucunda cehenneme atilmis. Cehennemin konforundan hosnut kalmayan mühendis bir takim iyilestirmeler yapmaya baslamis. Kisa bir süre sonra cehennem, klimali odalari, otomatik tuvaletleri, asansörleri, içecek otomatlari ve diger lüksleri ile bayagi rahat bir yer haline gelmis. Bu arada mühendisin de iyice taninip sevildigini söylemeye gerek yok. Derken, günün birinde Cennet Melegi, seytani aramis:

-Selam, cehennemde isler nasil gidiyor? Neler yapiyorsunuz?

Seytan, memnun mesut gülümsemis:

-Ohoo.. Biz burada çok iyiyiz. Bir mühendis düstü buraya ki sorma gitsin. Inanilmaz lüks ve konforlu bir yer yapti bizim orayi. Bir görsen, tuvaletlerimiz otomatik, kola makinemiz bile var.

Melek sasirir:

-Nee! Mühendis mi dedin? O adamin burada olmasi lazimdi. Çabuk onu buraya gönderin!

Seytan:

Mümkünü yok! Kadromda bir mühendisin olmasindan çok memnunum ve onu burada tutacagim! diye çikismis.

Cennet Melegi sinirle bagirmis:

Onu çabuk buraya gönder, yoksa seni dava ederim!

Seytan katila katila gülerken sunlari söylemis:

Yok yaa! Nasil yapacaksin bunu? Bütün avukatlar bizim tarafta!...


***


peder ve hidayet ölürler ve cennetin kapisina giderler kapida bir melek beklemektedir . melek pedere sorar ; - hiç günahin varmi ? peder ; - aziz melek ben rahiptim , tüm hayatim boyunca tanrima dua ettim, karima ve çocuklarima sadik kaldim , insanlara ve hayvanlara hep yardim ettim. melek; - çok iyi bunlari biliyorduk zaten al sana cennetin gümüs anahtari... der ve sonra hidayet 'e döner ; - senin hiç günahin var mi hidayet ? hidayet; - ben de her zaman hayvanlara ve insanlara iyilik yapardim, tanriya çok dua etmedim açikçasi, inancimda zayifti ama bir günahim var çok sert ve hizli araba kullanirdim melek hidayet 'e döner ve ; - bunu da biliyoruz . çok iyi al sana cennetin altin anahtari peder bu olaya sinirlenir; - ben hayatimi insanlara tanriyi adamaya adamisim sizde gidip bu adami cennette benden üstün tutuyorsunuz melek gülerek ; -oglum , sen vaaz verirken herkes uyuyordu , ama hidayet araba kullanirken herkes dua ediyordu


***


Trafik polisi arabayi durdurmus ve egilip sormus: Ehliyet ruhsat lutfen Tabi buyrun demis sofor ve vermis. Polis bakmis bi problem yok. Pekii demis polis, cevre vergisi pulu? Burada, buyrun demis adam. Ilk yardim cantaniz var mi? demis polis. Tabii deyip bagaji acmis adam. Polis bakmis icinde eksik yok. Yangin sondurucu? -Burada buyrun. Zincir? Derhal cikarayim buyrun. Polis daha sonra tekrar sormus: Mezdeke kaseti varmi? Sofor cok sasirmis. Evet var buyrun demis. Polis : Tamam siz onu takin teybe ve sesini acin demis ve baslamis oynamaya. Soforun saskinligi daha da artmis ve dayanamamis sormus.Hayrola memur bey? Polis cevap vermis: Ee essek degilsin artik takarsin bi 20 lira...


***


Bir sarışın, bir kızıl ve bir esmer kız yanmakta olan bir binanın çatısında mahsur kalmışlar. İtfaiye hemen olay mahaline gelmiş, gerekli cihazları cıkarmışlar. Çatıdan atlayanları tutmak için yanlarında getirdikleri çarşafı tuttuktan sonra çatıya doğru seslenmişler; "Atla. Bu tek sanşımız." Esmer olan kız çatının kenarına kadar gelmiş ve kendisini aşağıya bırakmış. Tam çarşafa gelirken, itfaiyeciler birden çarşafı kenara çekmişler. Esmer kız domates salçası gibi yere yapışmış. İtfaiyeciler tekrar çatıya seslenmişler; "Hadi atla. Yoksa kurtulamayacaksın." Kızıl saçlı aşağıya bağırmış; "Atlamam. Biraz once yaptığınız gibi çarşafı çekersiniz siz". İtfaiyeciler; "Hayır, çekmeyiz. Biz sadece esmerler icin bunu yaparız". Boyle söylenince, kızıl saçlı da kendisini çatıdan aşağıya bırakmış. İtfaiyeciler esmer kızda olduğu gibi yine aniden çarşafı kenara çekince kızıl saçlı da elmalı kek gibi yere serilmiş. Çatıda sadece sarışın kalmış. İtfaiyeciler daha önce de yaptıkları gibi; "Atla, atla.Yoksa yanarak öleceksin" demişler. Sarışın; "Kesinlikle atlamam. İki arkadaşım atladığında çarşafı çektiniz. Ben atlarken de çekersiniz" İtfaiyeciler; "Kesinlikle çekmeyecegiz. Söz veriyoruz." Sarışın kız; "Bakın, sizin çarşafı çekmeyeceğinize güvenemiyorum. Şimdi çarşafı yere bırakın ve etrafından çekilin..."


***


Bir gun sarisinin biri erkek arkadasini arar ve soyle der Lutfen bir an once buraya gelip de bana yardim edermisin. Bir puzzle aldim ancak bir turlu yapamiyorum ve o kadar ugrasmama ragmen henuz baslayamadim bile" Erkek arkadasi sorar Peki tamamlandiginda ne cikmasi lazim ortaya?" Sarisin Kutudaki resime gore bunun bir horoz olmasi gerekiyor" Erkek arkadasi en sonunda dayanamayip oraya gidip sarisina yardim etmeye karar verir. Sarisin kiz erkegi iceri alir ve masanin ustunde her yere dagilmis olan parcalari gosterir ve "iste burada hepsi" der. Erkek arkadasi parcalara bakar bir dakikaligina, sonra kutuya bakar ve doner soyle der : Oncelikle, ne yaparsak yapalim bu parcalari birlestirip bir horoz yapamayiz". Sonra kizin ellerini tutar ve devam eder. Ikinci olarak, biraz rahatlamani istiyorum. Hadi gidip seninle guzel bir kahve icelim ve sonra.." deyip bir ic gecirir "ve sonra su Corn Flakes'leri kutusuna geri koyalim"


***


Zengin bir is adaminin kizi, kendisiyle evlenmek isteyen erkek arkadasini anne ve babasiyla tanistirmak icin evlerine yemege cagirdi. Yemekten sonra zengin is adami damat adayiyla basbasa konusmak istedi ve onu calisma odasina goturdu. Senle söyle erkek erkege konusalim yavrum, dedi.

- Evlendikten sonra aileni gecindirmek icin ne is yapmayi düsünüyorsun?

Damat adayi duraksamadan yanit verdi:

- Aslinda benim elimden her is gelir efendim, evlendikten sonra bir yerde kesinlikle bir is bulurum. Sonra da nasil olsa, Tanri yardim eder.

Damat adayinin bu yanitini kuskuyla karsilayan is adami, bu kez daha somut bir soru sordu:

- Peki icinde kizimi oturtabilecegin bir eve nasil sahip olmayi düsünüyorsun?

Damat adayi yine duraksamadan cevap verdi:

- Ben aslinda cok caliskan bir insanimdir, dedi. Gece gündüz demez calisir, para biriktiririm. Sonra da nasil olsa Tanri yardim eder, bizde bir ev sahibi oluruz.

Kız babasinin nesesi iyice kacti. Bu kez sesini yükselterek sordu:

- Peki oglum ilerde cocuklariniz olunca onlara nasil bakacaksiniz?

Damat adayi o soruyu da yanitladi:

- Biraz önce söyledim ya, gece gündüz calisir kazandigim tüm parayi biriktiririm. Sonrada nasil olsa Tanri'nin yardimiyla cocuklarimizi büyütürüz.

Damat gittikten sonra kizi kosarak babasinin yanina geldi:

- Damadini begendigini gözlerinden anliyorum babacigim, lütfen söylermisin onun en cok neyini begendin?

Babasi kizinin yüzüne dik dik bakti:

- Onun en cok hosuma giden yani benim hakkimdaki görüsü, dedi ve ekledi:

- Beni Tanri saniyor!


***


dunya feministler kongresinde, Amerikan Delegesi Hanimefendi kürsüye gelmis... "Geçen yilin kararlarini aynen uyguladim. Eve gider gitmez kocama: 'Bundan sonra temiz çamasir istersen kendi çamasirini kendin yika. Iste makine orda..' dedim. Ilk gün birsey görmedim. Ikinci gün birsey görmedim. Üçüncü gün bir baktim, makinenin basinda sadece kendi camasirlarini degil, benimkileri de yikiyor."

Alman Delegesi söz almis, . "Ben de kararimiz geregince kocama: 'Bundan böyle temiz tabakta yemek istiyorsan kendi bulasigini kendin yika' dedim.. Birinci gün birsey görmedim. Ikinci gün birsey görmedim. Üçüncü gün baktim, makinenin basinda sadece kendininkileri degil, benim bulasiklarimi da yikiyor."

Üçüncü konusmaci bizden feminist kardesimiz.. "Türkiye'ye döner dönmez kararimiz geregince kocamla konustum. Ona dedim ki: 'Bundan böyle yemek yemek istiyorsan, kendin pisirmen gerekecek.Iste mutfak orada..'dedim. Birinci gün birsey görmedim. Ikinci gün birsey görmedim. Üçüncü gün sol gözüm biraz açilir gibi oldu, hafiften görmeye basladim


***


Serçenin bir tanesi bahar günü dalgın dalgın uçuyormuş. Bir anda farketmiş ki, bir yolun üstünde uçuyo ve karşıdan da motorsikletli bir adam geliyo. Her ikisi de çarpışmayı engellemek için ellerinden geleni yapmışlar ama nafile... Serçe "çotaaank" diye kaska çarpıp düşmüş. Şimdi, motorcu arkadaşımız, Allahı var sıkı bi hayvansever. Doğal olarak hemen atlamış motordan ; koşmuş serçenin yanına. Serçe baygın yatıyo.. Kıyamamış, bırakamamış yolda; almış getirmiş eve. Eskiden kalma bi de kafesi var evde.. Baygın serçeyi kafesin içine güzelce yerleştirmiş.. Yanına da az biraz su, az biraz ekmek koymuş, vurmuş kafayı yatmış.... Bizim serçe bi müddet sonra ayılmaya başlamış.. Daha tam seçemiyo ortalığı.. Hafif bulanıklık var yani... Bi bakmış parmaklık, ekmek, su falan var bulunduğu yerde... Birden dank etmiş vaziyet:

- Motorcuyu öldürmüşüz beaaa ...!!


***


Adamla karisi evde aksam yemegi yiyorlarmis.. kadin birden ;

"Sen artik beni eskisi kadar sevmiyosun" diye surat asmis..

kocasi sormus :

"Hoppalaa.. nerden cikardin bunu simdi ??"

"Sevmiyorsun sevmiyorsun.. evliligimizin ilk yillarinda hep biftegin kucuk kismini sen alirdin, kalan buyuk kismini bana verirdin... Artik biftegin buyuk kismini sen aliyorsun, kucuk kismini bana veriyorsun..."

Kocasi gulmus :

"Alakasi yok hayatim, ben seni eskisinden daha az sevmiyorum.. Ama sen artik eskisinden daha iyi yemek yapiyorsun."


***